'Cemaat' hapishaneye girmiş

Bir grup meslektaş, Ankara'nın boğucu gündemlerine virgül koyup Kenya'ya gittik. Neredeyse bizden başka Türk'ün olmadığı THY uçağı; vahşi yaşam meraklıları, Safari tutkunları ve Kilimanjaro'yu keşfetmek isteyen dağcılarla doluydu.

Söz konusu Kenya gibi bir ülke olunca yazacak, anlatacak çok şey var.


Çünkü hem gördükleriniz hem duyduklarınız dünyanın başka coğrafyalarında pek rastlayabileceğiniz şeylerden değil. Bütün bunları bir başka yazı konusu yapıp beni ve heyetteki tüm meslektaşları adeta şoke eden bir ayrıntıya geçeyim.

Afrika'nın genelinde olduğu gibi Kenya'da da fakirlik, sefalet, açlık diz boyu.

Yine tüm Afrika'da olduğu gibi buna karşılık toplumun kaymak bir tabakası var ki onlar ultra lüks yaşıyorlar.

Başkent Nairobi ve turizmin popüler olduğu yerlerde lüks oteller, araçlar ve lokantalar görmek mümkün. Ama hemen bu mekânların yanı başında teneke evlerde yaşayan yüz binlerce Afrikalı var.

Nairobi'deki Kibara'ya uğradık.

Tam 700 bin kişi teneke evlerde ve görmeden hayal bile edemeyeceğiniz sefalet içerisinde yaşıyor.

Dediğim gibi, sefalet öyle anlatılacak türden değil. Bir oda barakanın içinde yaşayan aileler, sokaklara akan kanalizasyonlar, aç ve perişan çocuklar...

İnsanın, insanlığından utanmasına yeter de artar buradaki yaşam koşulları.

Buraya uğramamızın sebebi ise Nairobi'deki Türk okulu. Malum olduğu üzere yurtdışındaki Türk okulları sadece bir eğitim kurumu değil.

Oralarda sosyal yardımlaşma projeleri de yürütüyorlar.

Benzerlerini dünyanın muhtelif yerlerinde görmüştüm ama açıkçası Kibara'da gördüklerim tanımsız bir adanmışlıkla mümkün.

1998'den bu yana bu ülkede olan Türk okulları, 'Kimse Yok Mu' ve yerel yardım kuruluşlarıyla organizasyonlar düzenliyor. Bizim orada olduğumuz saatlerde Almanya'dan gönderilmiş bir yardımın dağıtılması gerekiyordu.

Aynı zamanda okulun yöneticisi ve öğretmenleri olan gönüllüler, ellerinde biraz yiyecek biraz da temizlik malzemesinden oluşan yardım paketiyle çamurlu, pislikten geçilmeyen sokaklarda hiç tanımadıkları insanların kapılarını çaldılar.

Ben de gazeteci merakıyla yardım götürülen bir eve, daha doğrusu ev demeye milyon şahit isteyen barakaya girdim. On saniye sonra kendimi zor attım dersem abartılı olmaz.

Burada bir insan nasıl yaşayabilir ki, diye sorduğum öğretmen arkadaş 'Çareleri yok' dedi. Elektrik, su gibi temel ihtiyaçların hiçbiri yok. En büyük sorun hijyen.

En kötüsü bu şartların düzeleceğine dair en ufak bir umut da yok.

Bazı aileler çocuklarını yetimhanelere bırakıyormuş en azından bir kap yemek yiyebilir diye. 9 yıldır burada olan ve sık sık bu teneke mahalleye gelen İzmirli öğretmen arkadaşın anlattığına göre hayatında çikolatayı hiç tanımamış çocuklar varmış.

3 günlük hayli maceralı Kenya seyahatimizin yarım saatlik bu bölümü bütün ayarlarımızı bozdu dersek abartı olmaz.

Türk okullarının idarecileriyle sohbetimizde öğrendiklerimiz karşısında şahsen şapka çıkarmaktan başka yapacak bir şeyim kalmadı.

Öncelikle şunu söyleyeyim, herkesin safariye, maceraya geldiği bu topraklara insanlığa hizmet için gelmek başlı başına takdir edilmesi gereken bir hareket.

Ama sadece gelmek yetmiyor.

Bir de burayı, teneke evlerdeki insanları, çamur içindeki fakir insanları sevmek, onlarla kucaklaşabilmek var.

Önümüz Kurban Bayramı.

Herkes tatil ya da seyahat planları yaparken okul yöneticileri Türkiye'den gönderilen kurbanları kesip dağıtmanın planını yapıyor. Türkiye'den 200 civarında gönüllü gelecekmiş.

Kurbanlar kesilecek, paketlenecek ve binlerce Kenyalıya dağıtılacak. Böyle bir organizasyonu yapabilmek ayrı bir yetenek ama bu hizmet aşkı kara Afrika'da tarihin yeniden yazılmasına neden olacaktır.

Okul yöneticileri yaptıkları şeyi öyle özümsemiş ki laf arasında anlattığı şeyin farkında bile değil. Meğerse sadece okul açıp, yardım dağıtmıyormuş buradaki eğitimciler.

Yetimhaneleri var, hastaneler kurma hazırlıkları yapıyorlar. Ama en önemlisi bugün iki tane hapishaneleri var.

Yanlış mı duydum diye tekrar sordum. Evet doğru duymuşum, 2 hapishanesi varmış 'Cemaat'in.

Tabii ki mülkiyet olarak değil, sorumluluk anlamında.

Başkentin göbeğindeki Kibara'nın durumu böyle olunca hapishanelerin halini hayal bile edemezsiniz. Hayırsever insanların bağışlarıyla hapisteki mahkûmlara yemek veriyor, Ramazan programları yapıyorlarmış.

Bunları da İslam'ın bir gereği olarak yaptıklarını açıkça söylüyorlar.

Kenya ile ilgili çok şey yazılabilir.

Fakat şurası kesin ki yaklaşık 15 yıldır bu ülkede olan bir avuç Türk öğretmen ve belletmen tarih yazıyor...

Add comment


Security code


Refresh

back to top

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu