Kaos, İmtihan ve Ümit

Günümüzde hâdiseler, sırf dış yüzleri itibarıyla değerlendirilmekte; sürekli korku, telâş, endişe ve ürperten bir belirsizlik var olup biten her işte. Niyetler olabildiğine karanlık, söz ve davranışlar aldatıcı, emeller hırsların güdümünde ve şu koca dünya fevkalâde hassas dengeler üzerindeki o iğreti duruşuyla birkaç macerapereste emanet. Kimin ne yaptığı, ne yapacağı belli değil; arzular başka, sözler-vaatler başka; aldatan aldatana. Kimse inanmasa da, öldürenler ve ezenler bir sürü bahane uydurabiliyor; mazlum ve mağdurlar ise olup biten şeylerden bütün bütün habersiz. Ölene şehit diyorlar, kalana da gazi. Aslında bunlarla teselli olmak için de imana ihtiyaç var. Böyle bir desteği olmayanlar da ödüllerle, madalyalarla avutuluyor.

Read more...

Gönüllerin Fethi

Yemen'in Hadramut bölgesinde bulunan Tureym, 2010 İslâm kültür başşehri olmanın haklı gururunu yaşadı. Bölgede yaşayan halk; şiddetten uzak, silâh taşımayan barışsever insanlar olarak tanınıyor. Bu bölge halkı tarihî süreç içerisinde Ummanlılarla beraber Doğu Afrika'da gerçekleşen fetihlerin yanı sıra, Güneydoğu Asya'da geçekleşen İslâm fetihlerinde de önemli roller üstlenmişlerdir.

Kendilerine tek bir İslâm askeri ulaşmadan İslâm'la müşerref olan nice topluluklar; barışçıl davet ve tebliğ sancağını taşıyan gönül erlerinin eliyle fethedilen nice beldeler vardır.

Aralarında derin farklar olmasına rağmen, İslâm'da cihadı, savaş ve silâhlı mücadeleye indirgeyen iki kesim vardır: Birincisi İslâm'ı yanlış algılayıp, yanlış takdim ve temsille ön plâna çıkan İslâm içinden bir kesim; diğeri ise kötü niyet ve kin ile İslâm'ın kılıçla yayıldığı iddiasını ortaya atan gayrimüslim kesim.

Read more...

MASKELİ ZULÜM

Tarih boyunca zalimler, ne ilim adamı dinlemiştir ne gönül adamı. Kâh kuşkunun esiri olmuştur devlet yöneticileri, kâh kıskançlığın. Ne var ki o vehim ve zaaflar hep maskelendi. ‘Devleti ele geçirmek’ten ‘halkı kışkırtmaya’ kadar pek çok propaganda yapıldı. Sis bulutları dağılıp gerçekler ortaya çıkınca linç psikolojisine kendini kaptırarak savrulup dağılanlar mahcup bir duruma düştü. İşte üç zirve insan ve onların çetin sınavı.
MUHAMMED ES-SERAHSÎ (İmam-ı Serahsî):

İmam-ı Serahsî’yi bir kuyunun dibine hapsedenler, karanlığın bağrından nurefşan eserlerin nasıl yazılacağını bilemezlerdi. Bilemezlerdi; çünkü Serahsî’ye defter, kâğıt, kitap yasaklanmıştı. Sanılmıştı ki o büyük fıkıhçı, kuyunun dibinde karanlığa gark olur. Oysa ilim erbabının nezdinde onun adı: “Şemsü’l-Eimme”; yani “İmamların Güneşi” idi. Kitap yazmak için şartlar müsait değildi hapishanede; ama kalbi ve kafası aydın bir insan için esbabın çok da önemi yoktu. Talebeleri, Özkend Kalesi’ndeki zindanda Hocalarını yalnız bırakmadı.

Read more...
Subscribe to this RSS feed

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« February 2014 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
          1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28    

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu