İhtilaflar nasıl rahmet olur?

Fethullah Gülen Hocaefendi’ye soruluyor: “Mü’minlerin muhtelif meşrebler etrafında toplanmaları ve değişik hizmet metodları geliştirmeleri tabii görülebilir mi? Bu farklı meşreplerin, ihtilaf ve iftirakı netice vermemeleri hangi hususlara bağlıdır?”


Gülen suali cevaplamaya şöyle başlıyor: “Bir kısım önemli, hayatî fasl-ı müştereklerde mutabakat sağlanıyorsa, detaylarda ihtilafa düşmemek gerekir. Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi ‘Hasen’i bulduktan sonra, ‘Ahsen’de ihtilafa düşmemek lazımdır. Yani iyiyi bulduğunuz zaman, ille de ‘en iyi’ diyerek ihtilaf çıkarmaktansa bence bu iyiye kanaat etmek en iyiden daha iyidir. Sizi ittifaka götürebilecek şeyler hasendir.”  Prensipler ve disiplinler belli gidiliyorken, yolun yarısında birileri çıkıp yarışa koyuluyor. Nefis, “Bunlar da nerden çıktı?” diyor.  “Bu rekabetin arkasında ne var?” gibi düşüncelere kapılabiliyor. Bu durumda nasıl düşünmeliyiz?: “Hücûrat Suresinde buyurulduğu gibi: ‘Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizi tanıyıp sahip çıkmanız için milletlere, sülâlelere ayırdık.’ Buradaki manalardan biri şudur: Siz bir yönüyle farklılıklarınıza rağmen iradenizin hakkını vererek, birbirinizi tanımak, birbirinizle uyum içinde bulunmak, bir vifak ve ittifak temin etmek zorundasınız. Çünkü o size bir ibadet sevabı kazandıracak. Zira vifak ve ittifak adına ortaya koyacağınız her cehd adeta sizi açıktan açığa farz kılınmayan ibadetler gibi sizin defter-i hasenatınıza kaydolacak.”


Tarihten örnekler veriyor Hocaefendi: “İlk dönemlere gittiğinizde Medine halkı bir yönüyle Efendimizden ve sahabeden gördüğünü yapıyor. Ama bazı sahabiler Kufe’ye intikal etmişler. Orada şartlar çok farklı. Görüyorsunuz bir Kûfe ekolü oluşuyor orada. Bakıyorsunuz Şam’da, Endülüs’te bir farklılık oluşuyor. Tevile, tefsire, istinbata ve içtihata açık alanlarda biraz zamana göre zamanın tefsir ediciliği de arkaya alınarak yorumlar oluyor. Bu da her zamana, mekâna, topluma yetecek şekilde bir vüs’ate ulaştırıyor onu.  İşte bu rahmettir aslında. Abbasi halifelerinden bazıları, İmam-ı Malik’e ‘Muvatta’yı çoğaltalım, bunun dışındaki bütün kitapları yasaklayalım” deyince, büyük İmam, ‘Allah Resûlü’nün ashabı dünyanın dört bir yanına dağılmıştır. Hepsinin götürdüğü ne cevherler vardır; Ümmet-i Muhammed’in hepsinden istifade etmesi lazım’ diyor. İşte bu vüs’attir. Bu ihtilaf rahmettir. İnsanların birbirleriyle inatlaşması, birbirleriyle rekabet etmeleri, birbirlerine karşı kıskançlık hissiyle hareket etmeleri manasındaki o ihtilaf, yerin dibine batsın.”

Ve noktayı koyuyor: “Toprağa iki tane tohum atmış insana karşı saygıdan başlayarak çok büyük işler yapmış, çok heyecanlar uyarmış insanlara kadar kamet-i kıymetlerine göre herkesi tebrik etmek, Allah’ın lütuf ve keremiyle hep beraber cennetin kapısından omuz omuza içeriye gireceğimiz arkadaşlarla rekabet yaşamamak, onları haset günahına sevk etmemek yerinde olur. O zatlardan bahsederken, Mahmud Efendi Hazretleri, Süleyman Efendi Hazretleri, Hilmi Bey Hazretleri, Sami Efendi Hazretleri, Esat Efendi Hazretleri Seydâ Hazretleri diyeceksiniz.”



Not: Sohbetin tamamına, www.herkul.org sitesinden ( 5 Nisan 2010) ulaşılabilir.

 

Aksiyon

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu