Hoşgörü sürecinin tahlilinin tahlili

Dün gazetemizin yorum sayfasında yayınlanan Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ‘Hoşgörü Sürecinin Tahlili’ başlıklı yazısı, yaklaşık bir yıl önce yapılmış bir sohbetten aktarmaydı. O sohbet Hocaefendi’nin adını taşıyan web sitesinde yayınlandığında bir tahlil yazma ihtiyacı hissetmiş, ama yetiştirememiştim. İhtiyaç tekrar etmiş ki yeniden yayınlanmış. Belki bu gelen tahlile de ihtiyaç devam ediyor diye yazıldı...


Hocaefendi özetle diyor ki:

1. Hoşgörü sürecini biz icat etmedik. Hazreti Muhammed Mustafa (Aleyhisselam)’nın Medine Vesikası ve Veda Hutbesi gösteriyor ki hoşgörü İslam’ın emridir.

Şerh: Doğrudur. Hocaefendi’nin başka yerlerde anlattığı üzere, hususen ehl-i kitaba yönelik hoşgörü ayetle de kayıt altına alındığından, ezelî bir emirdir. Habil tavrının Kur’an ayetleriyle teşviki hoşgörünün zaman ve mekan üzeri evrenselliğini de ortaya koyar.

2. Hocaefendi diyor ki: “Herkesi kendi konumunda kabullenme bir vazifedir, fazilet değildir.”

Şerh: Doğrudur. Ama Hocaefendi’nin başka yerlerde ifade ettiği üzere bu, doğrunun ancak bir kısmıdır. Diyalog vazife ise, semeratı uhreviyedir. Dünyevi maksatlar esas alınsa ihlas kalkar, neticesi de elden kaçar. Dünyevi maksatlar bu tür vazifelerin vakitleridir. Yağmursuzluk yağmur namazının vakti olduğu gibi, diyalogsuzluk, medeniyetler arası çatışma tezleri, din temelli düşmanlıkların yaygınlaşması gibi hadiseler diyalog vazifesinin vaktini tayin etmiştir. Yoksa Hocaefendi’nin önderliğini yaptığı ‘hoşgörü ve diyalog vazifesini ihya hareketi’ reaksiyoner bir hareket değildir.

3. Hocaefendi diyor ki: “İnsanlarla olan münasebetlerimiz elbette insan olma esprisine bağlı cereyan edecektir.”

Şerh: Bu çok doğrudur, ama anlamayana izah gerekir. Diyalog, Levinas’ın zannettiği gibi bir ‘etik zorunluluk’ değil, Bakhtin’in tespit ettiği gibi bir ‘ontolojik zorunluluk’tur. Ama bu söz ağır olur. Bu sözün acıtmayanı Hucurat Sûresi, 13. ayette söylenmiştir.

4. Hocaefendi diyor ki: “Bunları bizden önce de telaffuz edenler vardı. Ama sözleri hayat bulamadı.”

Şerh: Sünni kanattan İsmail Ragi el-Faruki, Bediüzzaman Said Nursi, Abdurrahman Vahid, Nurholiş Mecid, Şii kanattan Seyyid Hüseyin Nasr, Abdülkerim Suruş ve Muhammed Hatemi bu konuda önemli makaleler yazdılar. Hatemi’nin cumhurbaşkanlığı ile ‘medeniyetlerarası diyalog’ İran’ın resmi dış politikası oldu. Vahid aynısını Endonezya’da yapmaya çalıştı. Ancak bu entelektüel çabaların hiçbiri Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ‘Bizde aksiyon esastır. İcmalî fikirden sonra kulluğumuzun gerektirdiklerini yaparız.’ esprisi etrafında kenetlenmiş gençlerin ulaştığı noktalara ulaşamadı. Doğruluğu can sıkan bu sözün, doğruluğunu ispat için daha fazla delil serdetmeyi satır kaybı görüyorum.

5. Hocaefendi, kendisini ‘düşman’ yaftasıyla yaftalayanlardan, ve kartalın yuvarlanıp, serçenin güleceği günlerden bahsediyor.

Şerh: Zaman bu sözün doğruluğunu ortaya koyacak. İbadetin teceddüdüyle tahkiki iman tatbikî imana kalbolunduğu gibi, diyalog ve hoşgörü vazifesinin teceddüt ve tekerrürüyle de entelektüel boyuttaki ‘Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü’ sevgisi, tatbikî sevgiye dönüşür. Hocaefendi’nin daha Ufuk Turu röportajında (1995) sarf ettiği “Bu hizmet, insanla, insan kültürüyle, ‘Habil ve Kabil’le veya Goethe’nin ifadesiyle ‘Faust, Mefisto’ ile başlayan problemi, köklerine inerek yine insanla çözmeye, görünmez, bilinmez bir şekilde, çok erken dönemlerde başlamıştır.” sözü bu tatbikî sevginin hangi problemleri çözmeye namzet olduğunu; kendisinin son kitaplarından birine koyduğu ‘İnsanın Özündeki Sevgi’ adının bir buluşun değil, bir arayışın ifadesi olduğunu ortaya koyar. Özlerindeki sevgiyi haset, çekememezlik, egoizm ve paranoya kabuklarının içine saklayanlar, dışarıdaki sevgi tufanının çekim gücü karşısında parçalanan bu kabukların çatırtılarını elbette dışarıya aksettireceklerdir.

Serçenin gülüşü istihzai bir kahkaha değil, sevgiyi yeni keşfedenlerin şaşkınlıkları karşısında sımsıcak bir gülümseme olacak...



Kaynak: Kerim Balcı, Zaman Gazetesi, 28.02.2005

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu