Hangi Batı? Hangi İslam?

Bernard Lewis’in ortaya attığı, Samuel Huntington’un meşhur ettiği “Uygarlıklar Çatışması” ve bunun odağında da Batı ile İslam arasındaki çatışmanın yer aldığı iddiası, saçma olduğu kadar yanıltıcı, gerçekleri çarpıtan ve aynı zamanda tehlikeli bir ‘teori’.


Bunu görebilmek için şu soruları sormak yeter: Hangi Batı, hangi İslam? Batı dendiğinde kastedilen nedir? Milliyetçiliği, ırkçılığı, faşizmi, militarizmi, sömürgeciliği, emperyalizmi doğuran Batı mı, yoksa liberalizmin, insan haklarının, hukuk devletinin, demokrasinin, farklı fikir, inanç ve yaşam biçimlerine saygıyı öngören çok-kültürcülüğün beşiği olan Batı mı? Batı dendiğinde kastedilen ABD mi, yoksa AB mi? ABD dendiğinde kastedilen, birbirinden neredeyse bir uçurumla ayrılan “Kırmızı Amerika” mı, yoksa “Mavi Amerika” mı; Clinton liberalizmi mi, Bush militarizmi mi, hangisi? AB dendiğinde kastedilen “Eski Avrupa” mı, yoksa “Yeni Avrupa” mı; tek-kültürcü, “Hıristiyan kulübü” olarak AB mi, yoksa “evrensel değerler üzerinde bütünleşen” çok-kültürcü AB mi? Batı dendiğinde kastedilen Filistinliler üzerindeki İsrail boyunduruğunu, Arap diktatörlüklerini, Irak’ın işgalini destekleyen Batı’dan mı söz ediyoruz, yoksa uluslararası uyuşmazlıkların hukukla, hakkaniyetle, diyalog ve barışçı yoldan çözümünü savunan Batı’dan mı?

Peki İslam dendiğinde kastedilen nedir? Sünni İslam mı, yoksa Şii İslam mı? Ulemanın İslam’ı mı, yoksa Sufilerin İslam’ı mı? Şii geleneği mi yoksa Humeyni yorumu mu? Manevi-ahlaki inanç olarak İslam mı, yoksa Siyasal İslam mı? Modernliğe karşı çıkan köktenciler mi, yoksa İslam inancını günün ihtiyaçlarına göre yeniden yorumlayan modernistler mi? Vahhabilerin, Usame bin Ladin’in İslam’ı mı, yoksa Fethullah Gülen’in, Abdülkerim Suruş’un İslam’ı mı? İslam denince Suudi Arabistan’dan mı bahsediyoruz, yoksa İran’dan mı, yoksa Türkiye’den mi? Gerçek şu ki, dünyada birçok farklı din ve kültür; ama bunların hepsinin katkıda bulunduğu tek bir çağdaş uygarlık var. Bu da özünde insanların temel hak ve özgürlüklerine, farklı fikir, inanç ve yaşam biçimlerine saygıyı; uyuşmazlıkların zorla, şiddetle değil hukukla, hakkaniyetle ve diyalogla çözülmesini öngören ilkelerden başka bir şey değildir.

Çağdaş uygarlık ile buna direnen güçler arasındaki mücadele bugün dünyanın hemen bütün bölgelerinde, kültürlerinde ve ülkelerinde devam ediyor. ABD’de Bush militarizmi çağdaş uygarlığa da, Amerika’nın özgürlükçü ve çoğulcu geleneklerine de meydan okuyor. AB’yi bir “Hıristiyan Kulübü” olarak inşa etmek isteyenler, iki dünya savaşını çıkaran Avrupa’da barış ve demokrasinin, yani çağdaş uygarlığın kalıcı olarak yerleşmesi projesine meydan okuyor. (Son günlerde Fransa’da tanık olunan çatışmaların anlattığı tam da bu değil mi?) İslam dünyasının içindeki esas mücadele de, bu dünyaya çağdaş uygarlığı hakim kılmak isteyenler ile buna direnenler arasında. Müslüman çoğunluklu Türkiye’de temel mücadele kesinlikle laikliği savunanlarla bir din devleti kurmak isteyenler arasında değil; bir yanda Türkiye’ye özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi, uyuşmazlıkları şiddet yoluyla değil hukuk, hakkaniyet, diyalogla ve barışçı yollardan çözme üslubunu yerleştirmek isteyenler ile öte yanda buna karşı çıkanlar arasında.

El Kaide terörizmiyle Bush militarizmi arasındaki kavgayı “Uygarlıklar Çatışması”, “Batı ile İslam arasında çatışma” olarak açıklamaya kalkışmak, gerçeği tepetaklak etmektir. Bush militarizmi ile Bin Ladin terörizminin ortak noktası, bunların her ikisinin de uygarlık düşmanı olmalarıdır; biri uygarlık için ne denli tehlikeli ise, öteki de aynı ölçüde tehlikelidir; biriyle mücadele etmeksizin ötekiyle mücadelede başarı sağlanamaz. Fundacion Atman’ın 28 Ekim günü Madrid’de düzenlediği “Kültürler ve dinlerarası diyalog” konulu uluslararası konferansta yaptığım konuşmayı böyle bitirdim. Barış araştırmalarının duayeni Johan Galtung da şöyle dedi: “Bin Ladin ile Bush arasında özde bir fark yok, ama ilki ötekinden daha akıllı olabilir.”

Kaynak: Şahin Alpay, Zaman, 08.11.2005

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« May 2024 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31    

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu