Fıkıh Medeniyeti

Fıkıh Medeniyeti tabiri; muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'ye aittir. Hocaefendi, İslâm medeniyetinin genel özelliğinden bahsederken der ki: "Her medeniyetin iftihar ettiği, nevi şahsına münhasır bazı değerler vardır. Fıkıh ve usûlü fıkıh da, bizim medeniyetimizin en belirgin değerlerindendir. Öyle ki, eğer geçmişimiz itibarıyla bizim medeniyetimize bir isim bulmak icap etseydi, ona fıkıh veya usûlü fıkıh medeniyeti demek uygun olurdu-, kapılan ardım kadar düşünceye, hikmete, felsefeye açık fıkıh ve usûlü fıkıh medeniyeti..."

 


Fıkıh Medeniyetimizi diğer tüm medeniyetlerden ayıran en önemli özellik; düşünce, akıl, mantık ve yörüngesi ile korkmadan; her farklı düşünce ve fikre kapılarını açarak bunların karşısında varlığını istikamet üzere temsil edebilmesidir. Unutmayalım ki; Hz. Peygamber; Mekke'de bu medeniyete insanları davet etmeye başladığı zamanlarda, dünya Roma ve Sasani medeniyetlerinin hakimiyeti altındaydı. Böyle bir dönemde ortaya çıkan fıkıh medeniyetimiz; her zaman zirvelerde yer almış, ne Yunan ve Grek'in felsefe medeniyetinin, ne Babil ve Harran'ın irfan medeniyetinin, ne de Mısır'ın firavun medeniyetinin karşısında aciz kalmamış, onların düşüncelerini benimseyip, potalarında erimemiştir. Bilakis, o coğrafyaların birçoğuna da hakim olarak, irade ve kudretini hepsine ispat etmiştir.

Bu noktada isterseniz şöyle bir soru soralım: Bizlerin de içerisinde bulunmakla iftihar ettiğimiz bu yüce medeniyetin en barız özelliği nedir? Bu sorunun cevabı aslında bizzat medeniyetimize isim olan fıkıh kavramında saklıdır. Bu Kur'an! Kavramın burada genişçe tahlilini yapmak zordur, ama bir cümleyle özetlemek istersek; "Meseleyi kavrama, sözü doğru anlamadır" demek ki; bu medeniyetin en bariz özelliği, kimden gelirse gelsin, söyleyenin kimliğine takılmadan; doğru sözleri, doğru bir şekilde anlayıp, kavramak ve ortaya çıkan güzelliğe tabı olmaktır. (39/18)

İşte bizler fıkıh medeniyetinin temsil kabiliyeti olan müntesiplerı olabilirsek, nerede olursa olsun, hangi düşünce ve fikrin karşısında olursa olsun iletişimden korkmadan güzellikleri alıp, yanlış ve kötülükleri sahibine bırakarak her an düşünce dünyamızı zenginleştirebilir, gelişen olay ye sorunlara karşı çözümler üretebiliriz. Bunun için bazı âlimler fıkhı şöyle de tarif etmişlerdir: "Değişmez değerler olan Kuran ve Sünneti, değişen zamana göre yeniden uyarlayabilmek-tir." Buradaki uyarlamak' ifadesi, çağın insanının akıl, zihin ve idrakine uygun bir din dili oluşturmak anlamındadır. Yoksa dinin temel meselelerini yozlaştırmak, birilerinin yapmaya çalıştığı gibi dinde reform yapmak değildir. Bugün müslümanlar olarak bizler elimizin altındaki bu büyük sermayenin halen tam anlamı ile farkında değiliz. Ne yazık ki İslâm'ın düşmanları, onun dostlarından daha fazla bu büyük potansiyelin bilincindedirler. Ama geçtiğimiz iki hafta zarfında İstanbul'da yapılan iki büyük toplantıda konuşulanlar, yüreklerimizde ümit tohumlarım yeşertecek düzeydeydi. Bu toplantıların ilki Avrupa Fetva ve Araştırmalar Komisyonunun 16. dönem toplantısı idi. Merkezi İrlanda'da olan bu komisyon, son iki toplantısını İstanbul'da yaparak, bizlerinde istifade etmesine imkân sağlamışlardır, bu toplantının başlığı “Din Ve Siyaset”ti. Konseyin başkanlığını yapan değerli âlim El Karadavi, bu başlıkta geniş bir tebliğ sunarak, müslümanların çağdaş siyasi fıkıhlarının nasıl olması gerektiği konusunda çok önemli bilgilere dikkat çekti. Dr. Yusuf El-Karadavî'nin dışında da birçok alim, tebliğlerini sundular, görüşlerini dile getirdiler. Bu konuşulanların hepsi önemliydi, ama özellikle Dr. Salah Sultan’ın müslümanlara siyasi fıkhı öğretecek ve bu alanda rehberlik edecek bir merkezin kurulması teklifi gerçekten dikkate değerdi.

İkinci toplantı ise; TGTV'nin ev sahipliğinde yapılan uluslararası Müslüman Alimler Birliği'nin 400'e yakın âlim ve düşünürün katılımı ile yaptığı toplantı idi. Bu güzel toplantıya başka programlarımız nedeni ile katılamadık, ama takip edebildiğimiz kadarı ile büyük bir coşku ve heyecan içinde geçmiş. Bu toplantı, dünyanın dört bir yanından gelen ilim ve fikir adamlarının katılımı, ayrıca şu an İslâm coğrafyalarının acil yardım bekleyen meselelerini konuşmaları bakımından çok anlamlıdır. İlk kez böyle bir organizasyonun olması, ümmetin birliği sevdasında olan tüm gönülleri sevindirmiş, daha hayırlı ve köklü hizmetlerin yapılabileceği yönündeki ümitlerimizi artırmıştır.

Anadoluda Vakit, 22.07.2006

Add comment


Security code


Refresh

back to top

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« April 2024 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30          

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu