Türk okullarını kapatma girişimi 'akıl tutulması'dır...
- Written by Erhan BAŞYURT, Bugün
- font size decrease font size increase font size
- Add new comment
Türkiye havanın gün ortasında karardığı “güneş tutulması” gibi bir “akıl tutulması” yaşıyor.
Yurtdışındaki Türk okullarının kapatılması girişimi de böyle bir geçici “akıl tutulması”nın sonucu.
Türk okulları birçok nedenden dolayı Türkiye’nin geleceğine yönelik yurtdışındaki en değerli yatırımlardan birisidir.
Öncelikle bu okullar, birçoğunda büyükelçilik ya da diplomatik temsilciliğimizin bile olmadığı 160’ı aşkın bağımsız devlette bayrağımızı dalgalanıyor.
Sayıları bin 200’ü bulan bu okulların o ülkelerdeki itibarını, devlet başkanı seviyesinde yapılan övgüler ortaya koymaktadır.
Yine bizzat o ülkelerden, çok dilde modern eğitim yapan yeni okullar açılması talebi gelmektedir ve maalesef karşılanamamaktadır.
İkincisi, Türk okulları sayesinde Türk dili ve kültürü bu ülkelerde meşru ve saygın bir ilgi görüyor.
Türkçe Olimpiyatları’nda göz yaşartan sahneler bunun en güzel delili.
Yine Türkçe Olimpiyatları’nın ülke finallerine gösterilen yüksek düzeyli ilgi ve destek de bu gerçeği şüpheye mahal bırakmayacak şekilde göstermektedir.
Kültürümüzü sevdirip ticaretimizi artırıyorlar
Yabancı dilde festivallere, konserlere en büyük stat ve mekânları tahsis edip, yabancı gençlerin Türkçe performanslarına engel çıkarmayı ne vicdan ne de mantık kabul eder.
Üçüncüsü, bir dilin öğrenilmesi, o kültürün de zamanla öğrenilmesi ve o dilde yayınların yıllar boyunca takip edilmesine imkân sağlar.
Türkiye’de İngilizce, Fransızca, İtalyanca eğitim yapan okullar ve mezunlarının sonrasındaki yaşam çizgileri de bunun delilidir.
Dolayısıyla Türk okulları, sadece bulundukları ülkelerin kanunları ve denetimleri ışığında eğitim vermekle kalmıyor, Türkçe’yi sevdirerek mezunlarının Türk kültürüne aşinalık kazanmalarına, gelecek hayatlarında da ilgiyle takip etmelerine fırsat sağlıyor.
Dördüncüsü, bu okullardan mezun Türkçe bilen öğrenciler sayesinde, yabancı dil bilmese bile iş adamlarımızın o ülkelerle ticaret köprüleri kurabilmeleri kolaylaşıyor ve pazar çeşitliliğine yönelmek mümkün hale geliyor.
Türk okullarının bulunduğu ülkelere yönelik son dönemlerde artan ticaretimiz, yine TUSKON’un bölge toplantılarında bu gençlerin iş adamları arasında yerel lehçelerde bile tercüme hizmeti vermesi bu gerçeği somut halde teyit ediyor.
Kendi vatandaşını şikâyet etmek!
Türk okullarının en basit anlatımla bu kültürel ve ticari katkıları bile onların “kapatılması” değil, Türkiye’nin geleceğine katkı amacıyla sayılarının artırılması için yoğun çaba sarf edilmesi gerektiğini insaf sahibi ve vatan sevgisi taşıyan herkese gösterir.
Kaldı ki, bu okullar tamamen gönüllü girişimciler tarafından faaliyete geçirilmiş ve maddi yükü de bu hayırsever özel girişimciler tarafından paylaşılmıştır.
Türk öğretmenlerin maddi zorluklar, bazen o ülkedeki çatışma ortamları, iklim ve sağlık sorunlarına rağmen gösterdikleri fedakârlıklar dillere destan olacak niteliktedir.
O halde, devlet yetkililerinin Türk okullarını kapatma girişimi nasıl akıl ve mantık ile izah edilebilir?
Devletin bu okullara tek katkısı, referans mektupları olabilir. O da Özal ile başlayan vizyon sahibi liderlerin en takdir edilen yönleri arasında gelmektedir.
Bugün, Türk bayrağının dünyanın her yerinde dalgalanmasından, Türk dilinin dünyanın her yerinde öğretilmesinden kim neden rahatsız olur anlamak mümkün değil...
Her ülke kendi ülkesinin vatandaşını yurtdışında korumayı ve ticari girişimlerini desteklemeyi esas görev bilirken, Türk vatandaşlarını yabancı ülke idarecilerine şikâyet etmek, haklarında dosya sunmak mantıkla izah edilemez.
“Akıl tutulması” bile bu kadar “nefretin” nedenini açıklamaya yetmez...
Naat Programı bile iptal edildi
Tersi bir vakayı yani Türkiye’de yabancı bir dilde eğitim veren okulu, o ülke liderlerinin gelip şikâyet etmesini, kapanması için girişimde bulunmasını tahayyül edebiliyor musunuz?
Tabii ki mümkün değil.
Asırlık okulların bugün bile faaliyetlerini sürdürebilmesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
Garip şekilde “akıl tutulması” diyebileceğimiz benzer tavır tüm bu okulların ortak bir platformda boy gösterdikleri Türkçe Olimpiyatları‘na yönelik de sergileniyor.
En üst perdeden yapılan hedef göstermeler, Türk büyükelçileri Türk okulları aleyhine devreye sokma girişimlerinin ardından, Gaziantep Belediyesi talihsiz bir şekilde dünyanın dört bir yanından gelen çocukların Peygamber Efendimiz (sav) için yazılan şiirleri okuyacakları “Naat Programı”nın statta yapılmasını iptal etti.
Hadi organizatörlere saygınız yoktu, Kutlu Doğum Haftası arifesinde Peygamber Efendimiz’e (sav) de mi saygınız yok?
Dünyanın dört bir yanından gelip Türkçe şiir ve şarkı performansı ortaya koymak isteyen, inanılmaz arzulu ve coşkun gençlere yasal engellemeler çıkarmanın hiçbir meşru izahı olamaz.
Türkiye düşmanları sevindiriliyor
Yabancı dilde festivallere, konserlere en büyük stat ve mekânları tahsis edip, yabancı gençlerin Türkçe performanslarına engel çıkarmayı ne vicdan ne de mantık kabul eder.
Bu nasıl bir öfke, bu nasıl bir sevgisizlik?..
Nefretin dili nasıl olur da sevgi dilinin önüne geçebilir?
“Akıl tutulması” tıpkı “güneş tutulması” gibi sabır fıtri seyri içinde geçip gidecektir...
Önemli olan, karanlıklar zayi olduğunda, sular durulduğunda “Eyvah biz ne yaptık” demek zorunda kalmamaktır.
Telafisi mümkün olmayacak yıkıcı zararlara neden olmamaktır.
Değil Türkiye’nin, tüm Türk tarihi boyunca ilk defa ulaşılan kapsama alanı bu kadar geniş küresel eğitim hizmeti, “öfke nöbetleri”ne feda edilmemeli.
Yurtiçindeki siyasi hesaplar ve kavgalar hiçbir şekilde Türkiye’nin milli çıkarlarına ve geleceğine yapılan bu kıymetli yatırımlara zarar vermenin mazereti olamaz.
Türk bayrağını dünyanın dört bir yanından indirmeye ve Türk dilinin dünyanın dört bir yanında öğretilmesini engellemeye teşebbüs etmek, kimilerine şahsi tatminler sağlasa bile, şu bir gerçek ki sadece ve sadece Türkiye düşmanlarını sevindirir...