Fethullah Gülen niye ABD'de yaşıyor, neden Türkiye'ye dönmüyor?

Fethullah Gülen'in 1999'da Amerika Birleşik Devletleri'ne gidişi aslında bu ülkeye yaptığı ilk ziyaret değildir. İlki 1992'deki ziyaretin akabinde 1994, 1996, 1997 ve 1999 yıllarında ABD'ye gitmiştir.

Bunlardan ilk ikisi burada bulunan Türkleri onların ricası üzerine olan ziyaretler iken son ikisi sağlık sebeplerinden olmuştur.

Gülen’in 1999’daki son gidişine ve şu ana kadar dön(e)memesine sebep olan olaylar zinciri şöyle gerçekleşmiştir: Gülen 1997’deki ziyaretinde ısrar üzerine Ohio eyaletindeki Cleveland Clinic’teki kontrolden geçer ve bu kontrollerde 1995’te İstanbul’da olduğu tetkikleri doğrular vaziyette kendisinin üç kalp damarının da tıkalı olduğu teyit edilir. Zaten bir sonraki yıl "Mayo Clinic - Şifa Hastanesi İşbirliği" anlaşmaları çerçevesinde Türkiye’ye gelen Prof Tarhan ve ekibine de ifade ettiği gibi o tarihe kadar iki defa kalp anjiyosu olmuştur ve gelen doktorların ısrarı üzerine bir kontrolü de Mayo Clinic’te[1] olmayı kabul eder. Prof Tarhan’ın dönünce Gülen’in doktorlarının da şiddetle tavsiye ettiği tedavi için bir davet mektubu göndermiştir. Nitekim Gülen hem İstanbul hem de Cleveland’daki doktorların kontrollerinden sonra ısrar ettikleri by-pass ameliyatı fikrini 1999 yılına kadar kabul etmemişti. Fakat hem Amerika’daki hem de buradaki dostlarından gelen tavsiyeleri daha fazla kıramaz ve ilki bir ay önce hava muhalefetinden önce ertelenen bir randevu ile 22 Mart 1999 günü Minnesota’ya gitmeye razı oldu.

Read more...

Bediüzzaman ve 'Cemaat' niye hedefte?

İmralı'daki Öcalan-BDP heyeti görüşmesinde en dikkat çekici hususlardan biri, Öcalan'ın Hz. Bediüzzaman için Ermeni köken imasında bulunması ve "Cemaat" veya "Camia"nın ABD'den idare edildiği iddiasıydı.

Belli ki, karşımızda ikinci bir Doğu Perinçek var. Perinçek için "fabrikatör" tabirini kullanan Mehmet Eymür, MİT müsteşar yardımcılığı yapmış Hiram Abas'tan naklen "fabrikatör"ün vazifesini şöyle açıklar: "Devlet içerisinde, orduda, MİT'te, Polis'te, Özel Harp'te düşünce ve faaliyetleriyle organizatörü (adına çalıştığı yabancı devleti) zor duruma düşürecek unsurları çeşitli yöntemlerle tasfiye etmek. Türkiye'de istikrarsızlığı pompalayan faaliyetleri devam ettirerek, ülkenin güçlenip, organizatörün emellerinin dışında bağımsız ve millî bir politika izlemesini önlemek." (Analiz, s. 130) Kendisi hakkında bir MİT müsteşar yardımcısının değerlendirmesi böyle olan, fakat cephe aldığı kişileri hep ABD ajanı olmakla suçlayan Perinçek gibi Öcalan'ın da baştan beri gizli servislerle münasebeti defalarca yazılıp söylenmiştir.

Read more...
Subscribe to this RSS feed

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu