BU HAKARET YAKAR!
- Written by Aksiyon, Emin Akdağ
- font size decrease font size increase font size
- Add new comment
Ağustos 2004 MGK’sında alınan ve AK Parti iktidarının altına imza attığı kararlar iki üç ay evvel medyaya yansıdığında birileri utangaç tavırlarla kendilerine haksızlık yapıldığını belirtip o belgeyi ‘yok hükmünde’ ilan ediyor ve aksine Hizmet Hareketi’ne 2002 Kasım’dan bu yana her zaman destek verildiğini söylüyordu.
Geçen yaz Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış programına katılan Başbakan Tayyip Erdoğan, stadı dolduran yüzbinlere ‘Gerçek Türkiye tablosu sizsiniz.’ diyordu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ABD’de Fethullah Gülen Hocaefendi’yi ziyaret ettikten sonra nifaklara dikkat çekerek, görüş farklılığının normal karşılanması gerektiğini vurguluyordu. 17 Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla başlayan saldırı ve tacizler, ‘Haşhaşi’ nitelemesine vardırıldı. İş çığırdan çıktı, ipin ucu kaçtı. Peki 2004 MGK’sından utananlar nasıl birden azılı Hizmet Hareketi düşmanı kesildi? 28 Şubat 1997’deki gazete ve televizyon haberlerini aratıyor gazetecilik diye insanlara sunulan karalama propagandası.
Vicdan, etik, ilke, izan, doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık ve ölçü yok artık. Hocaefendi daha başında ‘paralel devletleştikleri’ ileri sürülenleri lanetlemişti. Ama sevenlerine ve şahsına iftira atanlara da yöneltmişti aynı sözleri. En üzücü yanlardan biri de, çirkin iddiayı ilkin 28 Şubat’ın telekulakçısı Ankara Emniyeti’nin eski müdür yardımcısı Osman Ak’ın dile getirmişliği: “Devlet içindeki yapılanma, Hasan Sabbah’ın ‘Haşhaşin’ isimli örgütlenmesine benzemektedir.” Ak ve ekip arkadaşları, 1998 ve 1999’da Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık da dâhil 963 kurum ve kişinin telefonlarını dinlemekten yargılanmıştı. O telekulak zihniyeti hortlatılmış meğer. Hocaefendi’nin telefonlarına yasa dışı kulak kabartılmış. Hiçbir suç unsuru içermeyen ve tavsiye içerikli konuşmalar yayımlanıyor, ‘Gülen Örgütü’ denerek ahtapot senaryoları üretiliyor. 160’ı aşkın ülkede 2 binden fazla kurum ve kuruluşla Türkiye adına dünyaya hizmet götüren camia ‘ahmakça’ ve ‘akılsızca’ suçlanıyor. Büyükelçilerimizle düzenlenen toplantılarda başta Başbakan tarafından örgütün görev yerlerinde anlatılması isteniyor. Oysa Hocaefendi benzer ithamlarla 28 Şubat sürecinde de yargılanmış ve beraat etmişti. Şair Sezai Karakoç’un dizelerindeki gibi “Onlar sanıyorlar ki/Biz sussak mesele kalmayacak/Halbuki biz sussak, tarih susmayacak/Tarih sussa, hakikat susmayacak/Onlar sanıyorlar ki/Bizden kurtulsalar mesele kalmayacak/halbuki, bizden kurtulsalar/Vicdan azabından kurtulamayacaklar/Vicdan azabından kurtulsalar/Tarihin azabından kurtulamayacaklar/Tarihin azabından kurtulsalar, Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar”.