Abant Platformu
- Written by Hüseyin Gülerce
 - font size decrease font size increase font size
 - Add new comment
 
Erzurum’daki 9. Abant Platformu’nun konusu; “YENİ BİR ÇAĞIN EŞİĞİNDE  EĞİTİMDE YENİ ARAYIŞLAR” idi.
Üç gün süren toplantıya ilk defa katılanlar gerçekten çok etkilendiler.  Özellikle akademisyenler, bugüne kadar katıldıkları resmi, yarı resmi  benzerlerinden farklı olarak toplantıdaki samimi havadan etkilendiklerini  belirttiler.Tabii bu toplantıların hepsine katılan ya da pek çoğuna iştirak  edenlerin bir kısmında bir ünsiyet de doğuyor. Özü bırakıp, teferruatı  eleştirenler de çıkıyor.
 
																Abant toplantılarında hep Türkiye’nin temel konuları ele alındı. Her defasında bir sonuç bildirisi yayınlandı. Ancak bu, bir sonucu, yönetenlere ya da başkalarına empoze etme amacını taşımadı. Söylemek istenen şuydu: “Biz Türkiye’nin farklı inanç ve görüşteki aydınları, düşünenleri olarak şu konuda bir araya gelerek/gelmeyi başararak bir sonuca ulaştık. Yayınladığımız bildiri tek başına hiçbirimizin fikri/görüşü değildir. Ama hepimiz bu bildiride kendimizden bir şey buluyoruz.”
Abant toplantıları, daha önce gerçekleşmeyen bir zemin oldu. Öylesine ki,  “Abant ruhu” diye bir ruh doğdu. Hatta Erzurum’da dikkatimi çekti. Bazı  müzakereciler bir konuya itiraz ederlerken “bu ifadeler Abant ruhuna yakışmıyor”  itirazında bulundular.
Abant ruhu cesurdur. Birilerinden çekinerek sözlerin eğilip bükülmediği bir  zemindir Abant. Bazen iki farklı fikir etrafında kümelenme olur. Öyle durumlarda  bile Türkiye’nin gerçeklerini doğru okuyan bir sağduyu bakarsınız bir oy farkla  da olsa galip gelir. O bir oyu kimse küçümsemez, o bir oy için kimse  hayıflanmaz. “Galiba böylesi daha iyi oldu” anlayışı bir anda yayılıverir.
Abant Platformu’nda, “öteki”ne bir katlanma yoktur. Çünkü Abant ruhu  “başkalarının konumuna saygılı olmak”tan feyz alır. Farklılıkları samimi olarak  zenginlik kabul eder, paylaşımı hedefler. Abant ruhu kucaklayıcıdır. Belki  iddialı bir laf olur; ama Türkiye’yi Abant ruhunun kucakladığı gibi bugüne kadar  hiçbir hükümet, parti, kurum, kuruluş kucaklayamamıştır... Üstelik bu  kucaklamadaki samimiyet her türlü takdirin üzerindedir.
Abant Platformu, kültürel, siyasi ve sosyal etkinlikleri çok derin bir ümit  ve inanç kaynağıdır. Türkiye üzerinde farklılıkları düşmanlık sebebi yaparak  oyunlar oynamak isteyenlere rağmen Abant Platformu; birlikte yaşamanın mümkün  olduğunu, bir fizik laboratuvarı, bir kimya laboratuvarı kadar somut olarak  gösteren bir yerdir.
Abant Platformu, bu ülkede ilk defa tartışmanın adabını, usulünü, üslubunu,  nezaketini, yolunu yordamını sergilemiştir. Abant ruhu, katılanlarda bir Abant  karakteri oluşturmuştur. Abant toplantılarının ilk beşinin bilimsel  koordinatörlüğünü yapan şimdiki Devlet Bakanı’mız Sayın Prof. Dr. Mehmet  Aydın’ın dediği gibi; “Abant toplantıları, iyi niyet, bilgi, tefekkür, müsamaha,  cesaret, ülke sevgisi, demokrasi ve insan hakları konularında gösterilen  titizlik, milli birlik ve beraberlik gibi pek çok iyi şeyi bir araya  getirdiğinden ve yeni düşünceler, yeni projeler ortaya koyma arzusu hiç  eksilmediğinden” ortak bir paydaya ulaşılmaktadır. Abant Platformu, demokrasi  kültürümüzü şüphesiz olgunlaştırıyor. Katılanların cesaretini artırarak kendi  seslerinin daha gür, daha yüksek ve daha cesur çıkmasını sağlıyor. Her bir Abant  toplantısı bu yolda bir kilometre taşı oluyor.
Geçtiğimiz yıl Washington ve Brüksel’de gerçekleşen, önümüzdeki yıl da  -inşallah- Paris ve New York’ta (Birleşmiş Milletler’de) gerçekleşecek olan  toplantılarla diyalog, hoşgörü ve uzlaşma dalgalarının Hindistan ve Endonezya  sahillerine de ulaşacağını ümit ediyoruz.
Not: Erzurum Valisi Sayın Celalettin Güvenç, Büyükşehir Belediye Başkanı  Sayın Ahmet Küçükler ile Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Muammer  Cindilli’nin şahsında Erzurumlulara, gösterdikleri misafirperverlik için Abant  Platformu’na katılanlar adına kalbî şükranlarımızı sunuyoruz. Erzurumlular,  kendilerine yakışan bir ev sahipliği yaptılar.
Kaynak: Hüseyin Gülerce, Zaman, 07.07.2005