Logo
Print this page

Kara plan...

Bu kadar garip işte bir bit yeniği olmalı; ancak...

Türkiye’de garip şeyler oluyor. Bu garip şeyleri yap-boz oyununun gereği görenler, bilinmeyen güçlerin mevhum azameti karşısında paniğe kapılıyor, iradelerini komplo teorilerinin paletlerine feda ediyor...



Haftalık Dergisi “Hizbullah yeniden” başlığıyla bir dosya yayınladı. İmzasız neşredilen haberin ana fikri şuydu: 2000 yılında Beykoz baskınıyla çökertilen Hizbullah, yeniden diriliyor. Elde edilen bilgiler ile Aksiyon Dergisi’nin neşrettiği bulgular kesişiyordu: Taktik değiştiren kanlı örgüt “Süleymancı” ya da “nurcu” diye bilinen kitlelere sızmaya çalışıyordu. Haftalık’ın dikkat çektiği PKK ile Hizbullah’ın yükselişindeki paralellik düşündürücü bir gelişme...


Geçen hafta İstanbul, büyük bir facianın eşiğinden döndü. Haliç Köprüsü’nün Balat ayağına konulan 20 kiloluk plastik patlayıcı, son anda yapılan bir ihbar üzerine etkisiz hale getirildi. Polis ilk defa A4 bombasıyla karşılaşmış oldu. İddialara göre patlayıcı Portekiz menşeli imiş, İran-Irak Savaşı sırasında Irak’a satılmış, son Irak savaşında meydana gelen yönetim boşluğunda terör örgütlerinin eline geçmiş. Hadise, PKK’nın üzerinde kaldı. Bir kısım sorulara cevap belki de hiç bulunamayacak. Tam da turizm mevsimi açılırken kimlerin işine gelirdi ki bu bomba? Bu arada önceki gün İzmir’de sabıkalı bir terörist yakalandı. Diyarbakır otobüsüyle İzmir’e gelen zanlının sırt çantasından 10 elektrik fünyesi, 5 kilo RDX patlayıcısı çıkıyor. RDX, Haliç’te ele geçirilen bombanın ana malzemesi...


Aksiyon Dergisi, son sayılarında birbirinden ilginç haberlere imza atıyor. Ne kadar “garip işler” varsa hepsini mercek altına alıyor. 542. sayıda “eski papaz” İlker Çınar’ın ifadelerine geniş yer vermişti dergi. “Türkiye’de on yılda 15 milyon İncil dağıtıldığını” iddia eden Çınar’a Aksiyon muhabiri Adem Yavuz Arslan “1987-1993 yılları arasında nerede, ne yaptınız?” diye soruyor. Eski papaz, “Bazı konular milli güvenlikle ilgilidir, açıklayamam.” diyor. “Eski papaz”ın milli güvenlik sırrı ne ola ki?


Bazı karanlık kişilerin öğrenci evleri kiralayıp oralara dinî kitaplar koyduğu, özellikle Risale-i Nur adlı eserlerin bu evlere yerleştirildiği; bu arada aynı evlere İncil de konarak bazı istifhamlar oluşturulduğu biliniyor. Bunu da “garip işler” listesine eklemek gerekir...


Bir de dindar öğrencilerin kaldığı evlere “kilise evi” deyip savcılığa başvuran absürd adamlar var. Bu pervasız adamların hangi karanlık ilişki sonucunda böyle işlere alet olduğunu anlamak mümkün değil...


İncil demişken Ankara’yı ayağa kaldıran ve kulaktan kulağa yayılan bir dedikoduyu da nakletmeden geçemeyeceğim. Hiç umulmayacak “ulusalcı” bir kuruluş, ilginç bir kaynaktan elde ettiği imkanlarla İncil bastırmış. Bu kişilerin “din elden gidiyor” diye feryat etmesi kadar, suçlarını örtbas etmek için başkent sokaklarında Kur’an dağıtmaları da hayretle karşılanıyormuş…


Önceki gün Zaman’ın bir haberi dikkatinizden kaçmamıştır. Adamın biri Anadolu’yu şehir şehir dolaşıyor “Devlet Bahçeli’nin selamıyla geldim; bayrak eylemleri yapacağız.” diyor. Ne Bahçeli’nin haberi var olaydan, ne MHP merkezinin. Halkımızın milli duyguları ve tepkilerinden provokasyon uman ajanlar, provokatörler ve onların maşaları umduklarını bulamıyor. Tam bu noktada Hasan Cemal, Radikal’de yayınlanan röportajında muhtemel “suikastlar”dan, “terör eylemleri”nden bahsediyor...


Görüldüğü gibi garip işler listemiz uzayıp gidiyor. Umudunuzu kırmak değil maksadım. Tam aksine bu ülkeye sevdalı insanlara “Su uyur düşman uyumaz” atasözünü hatırlatmak istiyorum. Atalar hazır bu sözü muhkem bir kaziye haline getirmişken keşke “dostlar ne yapar?” sorusuna da cevap verseymiş. Çünkü gün, Peygamber Efendimiz’in “uyûn-u sâhire” dediği uyanık gözlerin, hadiselere basiretle yaklaşması gerektiği bir gündür; umutsuzluk ya da öfkeyle yanlış bir ufka yöneldiği değil...



Kaynak: Ekrem Dumanlı, Zaman, 03.05.2005

 

© 2015