Yazı Dizileri - Genç Adam

Hıristiyanlık ve Teslis İnancı

Hristiyanlar arasında kabul edilen şekliyle 'Teslis inancı', günümüzde tartışılır hale gelmiş ve değişik araştırmacıların gayretleriyle mantıkî ve tarihî yönden bu inancın tutarsızlıkları ortaya konup, sorgulanmaya başlanmıştır. Bugün artık Baba- Oğul-Ruhu'l-Kudüs esasları daha olumlu şekilde düşünülmekte ve neticede, az bir kesimde de olsa, 'İsa Rasûlullah' hakikati telaffuz edilmektedir.


Bu, bir dünyanın dinî düşüncede tekrar asla dönmesi açısından sevindirici bir gelişmedir. Diğer taraftan Hz. İsa (a.s)'nın Resûlullah olduğunu kabul etme, Efendimiz (s.a.s)'in de peygamberliğini kabul yolunu açacaktır.

Evet, Hz. İsa (a.s) böyle kabul edildiği an, Efendimiz'in peygamberliği kabulü adına da bir adım atılmış olacak.. ve -inşâallah- şimdiye kadar onların ifadeleri ile 'ümmîlerin peygamberi' denilip hafife alınan Efendimiz'in, 'Rasûlullah' olduğu inancı da pekişmiş olacaktır.

Bu şekilde Uluhiyet ve Nübüvvet gerçeğinin ayrı ayrı düşünülmesi, peygamberlerin, Allah'la insanlar arasında bir hayt-ı vuslat veya bir başka ifadeyle sema ile arzın buluşmasını temin eden kişiler olduğunun bilinmesi, bu insanların tekrar salim düşünceye dönmelerine ve hakkı batıldan ayırmalarına vesile olabilecektir.

Diğer bir mesele de, bugün hemen bütün dünya ülkelerinde dine karşı bir yumuşama söz konusudur. Bu yumuşaklık, Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde daha bârizdir. Bu yumuşama -bana bir zamanlar- bizim batı üstünlüğü karşısında yediğimiz şokun neticesi olarak, içine girdiğimiz arayışı hatırlatmaktadır. Aslında bu yumuşama süreci; komünizmin, tarihî maddeciliğin, ateizmin.. aklen ve fikren yetmezliğinin hissedilmesiyle başlamıştır. Şimdilerde bütün bir Orta Asya'da açılan eğitim müesseseleri ve bu münasebetle oraya giden öğretmenler, rehberler, hatta bu yolda gerçekleştirilen ticarî ilişkiler bu sürecin hızlanmasında etkin rol oynayacaklardır. Şimdi böyle bir yumuşamanın, Orta Asya ülkelerinde olduğu şekliyle, bütün dünyada olması isteniyorsa, doğusu ve batısıyla insanların bir arayış içine girdikleri şu dönemde Müslümanların, Müslümanlığı temsili meselesini tekrar gözden geçirmeleri gerekecektir. Bu temsilin seviyeli olması nispetinde, Efendimiz'e her yerde; 'Hz. Muhammed' denecek, hatta O'na saygının ifadesi olarak, 'sallallahü aleyhi ve sellem' de eklenecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Evet, o zaman yeryüzünde bu kadar çözüm bekleyen meseleler karşısında bu insanlar, 'hele bir de Kur'ân'a bakalım..' diyecek ve onun o engin düsturlarıyla, hayatları arasındaki münasebetleri bir kere daha duyacaklardır. Ancak unutmayalım ki, bütün bunlar, Kur'ân'ı çok iyi temsil eden, Kur'ân'a gönül vermiş, Allah'a kavuşma arzu ve iştiyakı ile dopdolu, davranışlarında ihlas ve samimiyet nümâyân olan insanlar tarafından gerçekleştirilecektir.

Aksi hâlde, hâlihazırdaki durumumuz itibarıyla, temsildeki zaafımızla yaşamaya devam edecek ve boş yere onların Müslüman olacakları günün hülyalarıyla yaşayacağız.

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top
  • EN SON EKLENENLER
  • EN ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLAR

ARAMA

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu