Logo
Print this page
Dini grupları fişlemek devlet geleneği mi? Dini grupları fişlemek devlet geleneği mi?

TARİH TEKERRÜR MÜ EDİYOR?

Burhan Kuzu'nun gündeme getirdiği "2 bin kişilik istihbarat raporu", akıllara Bediüzzaman ve talebelerine yönelik il il yapılan fişlemeleri getirdi. Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu ve 28 Şubat davasına bakan mahkemeye gönderilen belgeler de fişleme tarihçesine ışık tutuyor. 2010 referandumuyla anayasal suç haline gelen ve 'İstihbarat raporu' adı altında yapılan fişlemelerin bu belgelerdekilerle birebir aynı olması "Tarih tekerrür mü ediyor?" dedirtiyor.

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun tweet’iyle gündeme gelen ve aralarında akademisyen, işadamı, gazeteci, savcı ve polislerin bulunduğu “2 bin kişilik istihbarat raporu”nun varlığı Menderes döneminde Bediüzzaman ve talebelerine yönelik il il yapılan fişlemeleri hatırlattı. Her ne kadar Başbakan bu iddiaları yalanlasa da ‘Öyleyse tasfiyeler neye göre yapılıyor?’ sorusu akıllara soru işareti bırakıyor. Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Şefi Abdurrahman Şimşek de katıldığı bir televizyon programında “Biz Türkiye’deki bütün imamları biliyoruz. Devlet de biliyor.” diyerek 2010 referandumuyla anayasal bir suç haline gelen fişlemelerin bütün iller bazında yapıldığını itiraf etti.

‘İstihbarat raporu’ adı altında yapılan fişlemelerin geçmişteki örnekleriyle birebir aynı olması ‘Tarih tekerrür mü ediyor?’ sorusunu akla getiriyor. Geçmişteki raporlardan Üstad’ın talebelerinden Sait Özdemir, Abdulkadir Badıllı, Mustafa Sungur, Hulusi Yahyagil ve Zübeyir Gündüzalp gibi isimlerin adım adım takip edildiği anlaşılıyor.

Bediüzzaman’ın talebelerine il il fişleme

Devlet arşivlerine göre Bediüzzaman Said Nursi., 1925’ten itibaren takibe alınmış. Gittiği bakkaldan, yanına gelen ziyaretçilere kadar birçok kişi tek tek fişlenmiş. Bu fişlemeler doğrultusunda da uygulamaya geçilmiş ve bu kişiler hakkında işlem yapılmış, devlet memuru olanların işine son verilmiş. Arşivlerden çıkan belgelerde valilerden de her ay düzenli olarak İçişleri Bakanlığı’na fişleme raporları gittiği anlaşılıyor. Bu raporlar üzerinden birçok kişi de tutuklanmış.

Fişleme raporları, Bediüzzaman’ın vefatından yıllar sonra Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gelen evraklar arasında yer aldı. Fişlemeler Bediüzzaman ve talebelerinin Emniyet, Jandarma ve MİT tarafından adım adım takip edildiğini gösteriyor. Daha önce Habertürk TV Haber Koordinatörü Abdullah Kılıç’ın ortaya çıkardığı belgelerde Bediüzzaman ve talebelerine yönelik il il fişleme raporları yer alıyor. ‘Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ndeki ‘Cumhuriyet Arşivi’nden çıkan “Nurcuların Muhtelif Vilayetlerdeki Temsilcileri” başlıklı belgede Ankara’da Sait Özdemir ve Hüsrev Altınbaşak; Erzurum’da Mehmet Kırkıncı; Isparta’da Mustafa Sungur, Kadir Çalışkan, Ziver Gündüzalp, B. Yüksek; İstanbul’da Necip Fazıl, Cahit Türkmenoğlu; Urfa’da Abdullah Yeğin, Abdulkadir Badıllı; İzmir’de Salih Özcan, Muzaffer Arslan, Mustafa Birlik; Konya’da Sabri Halıcı; Adıyaman’da Mahmut Tanrıverdi; Diyarbakır’da Mehmet Kayalar; Gümüşhane’de Milletvekili Ekrem Koçak isimlerine yer veriliyor.

Darbeleri Araştırma Komisyonu’na ulaşan belgeler arasında Bediüzzaman’ın orduya sızmaya çalıştığına dair de raporlar düzenlenmiş. Buna yönelik de Bediüzzaman ve talebeleriyle görüşen bütün ordu mensupları tek tek kayda geçirilmiş. Bütün il valiliklerinden bu konuda kapsamlı çalışma yapmaları istenmiş.

Ankara Valiliği’nin “31/5/960” tarihli yazısına karşılık “Dahiliye Vekaletine” verilen bir cevabi yazıda “Vilayetimiz dahilinde nurculuk faaliyetinden dolayı haklarında kanuni tatbikat yapılan askeri personel yoktur. Ancak nurcularla sıkı temasları görülen aşağıda adresleri yazılı askeri personellerin ise durumları sıkı bir surette takip edilmektedir.” denilerek; Abdulkadir Badıllı, Salih Özcan ve Ahmet Çelebi isimleri veriliyor.

‘Nurculukla İlgili Tesbit Olunan Ordu Mensupları’ isimli bir başka listede ise Elazığ’da emekli Albay Hulusi Yahyagil, Konya’da emekli Dr. Binbaşı Sadullah Nutku, emekli  Yzb. Mehmet Kayalar isimlerine yer veriliyor. Başka bir bilgi notunda da Doğu, Güneydoğu ve Batı Anadolu’da gezi yapan birinin verdiği bilgilere yer veriliyor ve şöyle deniyor: “Yaşları 17-18 arasında olan bu vaizlerin hurafelerle dolu konuşmalarını kısmen cahil, kısmen tarikatçı olan halk huşu içinde dinlemektedir.”

Milletvekilleri de fişleme raporlarında

Isparta Valisi Mazlum Yegül tarafından ‘Dahiliye Vekaleti’ne yazılan 30/1/1959 tarihli yazıya binaen verilmiş cevabi yazıda “İsmail Hakkı Bayraktaroğlu, 30 Kasım 1958 günü şehrimize gelerek, nuroğlullarından dolayı durumu takip edilmekte olan Nuri Benli’ye ait Saray Palas otelinde bir gece kalıp, Said-i Nursi (Bediüzzaman) ve bu şahsın hizmetkarlığını yapan Mustafa Sungur, Tahir Mutlu, Kadir (Ceylan) Çalışkan, Ziver (Zübeyir) Gündüzalp ile iki defa buluşup konuştuktan sonra şehrimizden ayrıldığı tesbit edilmiştir.” ifadeleri yer alıyor. Amasya Valisi Mehmet Varinli tarafından hazırlanan 4/11/1960 tarihli raporda ilde Risale-i Nur okuyanlar tek tek adresleriyle birlikte belirtiliyor. Ankara Valiliği’nin 12/1/1960 tarihli yazıya binaen verdiği cevapta da Başvekil ile görüşmek için bir grup Said Nursi talebesinin Ankara’ya geldiği ifade ediliyor. Üç gün farklı otellerde kaldıkları belirtilen şahısların ayrıca zaman zaman bir lokantanın üzerindeki binada beşer-onar kişilik gruplarla bir araya geldikleri dile getiriliyor ve “Devlet Vekili İzzet Akçal’ı ziyaret ettikleri görülmüştür.” deniliyor. Fişleme dosyaları arasında Bediüzzaman’ın talebelerine gönderdiği mektuplar ile talebelerinin mektuplarının suretleri de bulunuyor.

Bediüzzaman’a 750 dava açıldı, ‘gizli cemiyet kurmak’la suçlandı

Bediüzzaman Said Nursi’ye hayatı boyunca farklı gerekçelerle 750’den fazla dava açıldı. Hakkında ‘Cumhuriyet düşmanı’, ‘Dinî rejim kurmak istiyor’, ‘Dini siyasete alet etti’, ‘Kürt ırkçısıdır’, ‘Gizli cemiyet kurdu’, “Dini istismar ediyor”, “Çevresindekileri kandırıyor” gibi iftiralar atıldı. 1958 yılında Bediüzzaman Said Nursi ve talebelerinin avukatlığını yapmaya başlayan Avukat Bekir Berk, Bediüzzaman hakkındaki 750 davanın beraatle sonuçlanmasına vesile oldu. Bunun dışında da Bediüzzaman’ın talebelerine yönelik birçok dava açılmıştı.

Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gelen belgeler arasında ‘Nurcuların Muhtelif Vilayetlerdeki Temsilcileri’ ve ‘Nurculukla İlgili Tespit Olunan Ordu Mensupları’ isimli fişleme raporları da yer alıyor.

28 Şubat’ta öğrenci evleri bile fişlenmişti

28 Şubat davasını yürüten Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen ‘İstihbarat Raporları’nda, tarihe ‘postmodern darbe’ olarak geçen döneme dair il il yapılan fişlemeler yer alıyor. ‘İl Hadimleri’ isimli klasör içerisinde yer alan “Fethullah Gülen Cemaatinin Yurtiçi Yapılanması” başlıklı ‘GİZLİ’ ibareli belgede, il il farklı kişilerin isim, adres ve şahsi bilgilerine yer veriliyor. İsmi belirtilen kişilerle ilgili özel notlar düşülmüş. Listede kişilerin üye oldukları derneklerin isimlerine de yer veriliyor. Fişlemelerde “F. Gülen grubuna maddi destek sağlayanlar arasındadır.”, “İldeki cemaat üzerinde etkindir.” ve “Dershaneler sorumlusu” gibi ifadeler yer alıyor. ‘Öğrenci Evi’ isimli başka bir klasörde ise öğrenci evlerinin ‘Işık Evi’ adıyla il il fişlendiği görülüyor. Listelerde ev adreslerinin yanı sıra evlerde kalanların isimlerine de yer veriliyor.

 

© 2015