Fethullah Gülen’in 20 Aralık’taki açıklaması

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin açıklamaları şöyle: “İnsanlara saygının önemli bir yanı, onları hep Cenab-ı Hakk’ın rahmâniyet ve rahîmiyetinin bir tecellisi olarak görmek, kucaklamak, bağrına basmak, sineni onlara da açmak.. ve yaptığı kusurlar karşısında kendi evladına tavrın gibi, yani hafifçe belki kulağını tutup çekebilirsiniz, azıcık okşayabilirsiniz, “Bismillah destur” deyip başına bir şey gelmesin diye elinizle itebilirsiniz; bunları yapmadan da edeceğiniz şeyi edebilirsiniz.. bunlar ayrı bir mesele.. Fakat kendi evladınıza gösterdiğiniz aynı şefkati bütün mü’minlere karşı gösterme bir esas olmalı ve bunda kusur edilmemeli. Aynen öyle de -günümüzde de yaşandığı gibi- evladınızın bir meâsîsi, bir mesâvîsi karşısında -yani isyana müteallik bir mesele veya seyyiâta müteallik bir mesele karşısında- hemen vurma, kırma, dövme değil de “Acaba ne yapayım ki ben bunu bundan sıyırayım ve kuve-i maneviyesini kırmayayım, incitmeyeyim, kendime karşı da tepkiye ve reaksiyona sevk etmeyeyim!” Bu da şefkatin gereği. Şefkat sizin mesleğinizde, hakkı ikame edenlerin mesleğinde, ruh abidelerini ikame etmeye kendini adamış insanların mesleğinde dört esas düsturdan biridir. İki de tâli düstur vardır.

Der tarik-i acz-i mendi lazım amed çâr-ı çîz
Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!.

Read more...

Diktatörlük kurumsallaştığında demokrasi paralel olur

Adamlar doğru söylüyor. Gücü halktan aldığımıza göre devlet ve doğru biziz. Bize rağmen hukuk, yargı, soruşturma ve hak peşinde koşamazsınız. Bu, demokrasi bile olsa sizi paralel yapar.

Paralel demokratlar

Buna göre diktatörlük ve demokrasi, kaçınılmaz olarak paraleldir. Ancak sorun şu ki, demokrasi kurumsallaştığında diktatörlük, diktatörlük kurumsallaştığında demokrasi paralel olmaktadır. Bu nedenle diktatörlüğün kurumsallaştığı yerde diktatörün adamlarının demokratik unsurlara paralellik atfetmesinde şaşılacak bir şey yok. Hatta içerdiği çarpıklık nedeniyle bu türden paralellik atfının olumsuz bir anlamı olmadığı gibi gerçek doğrunun da kendisi olduğunu söylemek mümkün. Bu durumda paralel olmaktan ziyade, hangi sistemde paralel olduğunuz önemlidir. Aksi durum ise en azından riya barındırıyor. Diktatörün adamları, seçimle geldikleri için demokrasiyi kutsuyor, ama aynı demokrasinin diğer kurumları; hukuksuzluk, yolsuzluk ve keyfî iktidar karşısında işletilmeye çalışıldığında paralellik oluyor. Demokrasinin işleyişine gösterilen tahammülsüzlük ve saygısızlık neticesinde kendilerinin anlayacağı dilden konuşanlara karşı da yine demokrasinin diliyle tepki verme riyakârlığına giriyorlar. Densizliği kanıksadık, belli ki değişmeyecek. Nedeni oldukları sarmalın açmazı olarak, gittikçe de sertleşecekler. O bildik sona varmak için kararabildiği kadar kararacaklar.

Read more...
Subscribe to this RSS feed

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu