Logo
Print this page
Ulusalcı Kesimin Fethullah Gülen ve Cemaat Paranoyası

Ulusalcı Kesimin Fethullah Gülen ve Cemaat Paranoyası

Bir gün olmasın ki sözde Ulusalcı medyanın sayfalarında “Fethullah Gülen” ve “Cemaat”  adı altında menfi haberler yayınlanmasın…

Asıl gayeleri milletimizin mukaddesatına hakaret etmek olan bu zümre, çokta fevri olmayan; tam aksine planlı, sistematik ve bilinçli bir şekilde başta Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi olmak üzere toplumumuzun saygı duyduğu din ve fikir adamları üzerinden ahlak, milli değerler ve din düşmanlığı yapmakta, kendileri gibi düşünmeyenleriyse “hain” olarak yaftalamaktalar.

Onlara göre camiye giden insan yobaz, başını örten kız gerici, İslami ve müspet hayatı kendine ilke yapmış vatandaş bağnaz velhasıl inancını ağız tadıyla yaşamak isteyen bu ülkenin öz evlatları her zaman haindi… Ve her zaman da öyle kalmalıydılar…
İnançlı insanların okulları, yurtları olmamalıydı... Olsa da okuyamamalıydılar…

İşte günümüzde neden müspet din hareketlerine ve özellikle Nur hizmetlerine karşı iftira, karalama, yalan ve ithamlarda bulunulduğunun çok sebebinden birinin, onların benimsediği “fen ve din ilimlerinin birbirine zıtlığı” inancının artık sinelerde yer bulamaması olduğu ortaya çıkmaktadır.

Anadolu insanını cehalet ve sefalete sürükleyip, dini bu zaviyeden ayaklar altına almayı, itibarını kırmayı ve her alanda –tabiri caiz ise- istedikleri gibi at koşturmayı kendilerine vazife edinmiş bu zihniyetin belini kıran Bediüzzaman Hazretleri ve onun engin düşüncesi ile başlayan müspet (pozitif) ilim ve din ilimlerinin yeniden ihyası için yola koyulmuş Gönüllüler Hareketi hakkında komplolar kurulması, iftiralar atılması fikirleri herc-ü merc olmuş, planları zer ü zeber edilmiş bir kesim için çok görülmese gerektir!

Ortaya konulan eğitim faaliyetleri ile gerek ülkemizde gerekse tüm dünya ülkelerinde bir zamanlar sesi kısılmak istenen o inançlı Anadolu insanının tekrar şahlanışı, söz ve yetki sahibi oluşu kararmış ruhlarda inkisara yol açsa da, Allah vadinden geri dönecek değildir!

Öyle ki; Devletin birimlerine sızmaktan, bir başka ülkenin ajanı olunduğuna,
Laik düzeni yıkıp yerine İslami devlet kuracağına,
Ülkeyi Hristiyanlaştırıp batının bir parçası yapacağına,
Spor kulüplerinden siyasete,
Güney Doğu ve Doğu Anadolu’yu bölüp Kürt devleti kuracağına vs. gibi daha sayılamayacak ve akla gelmeyecek kadar atılan iftiralar, karalamalar tek mefkûresi ülkemizin devletler muvazenesinde ki haklı yerini alması ve İslam’ın her gönülde şahbal açması için canını ortaya koymuş bir insan içindi…

Tüm bu iftiraların kaynakları da hep bu malum kesim olmuştu…

Tek elden yürütüldüğüne inandığım bu karanlık oda planlarının artık Anadolu insanı başta olmak üzere tüm dünya da barışa huzura ve asırlardır gözyaşı ve kana tahammülü olmayan aklıselim vicdan sahibi hiçbir insanın sinesinde kabul görmediği aşikârdır.

Bediüzzaman Said Nursi’nin yazdığı reçeteyi günümüz sorunlarına tatbik eden Fethullah Gülen Hocaefendi’nin şahsı ve onun fikirleri ile aksiyon insanı olmayı kendine gaye edinmiş vefalı Anadolu insanının ortaya koyduğu karşılıksız hizmet hareketi, yine bir o kadar vicdanlı ruhların sinesinde hüsnü kabul gördüğü bir gerçektir.

Bu hareketin milli mücadele ruhunu tüm hücrelerine kadar hissedip nakşetmiş olan o vefalı milletimizin gönlünde yer bulması ve her geçen gün de ortaya konulan gayretler bu işin arkasında karşılıksız bir iyiliğin, cömertliğin ve vefanın olduğunu göstermektedir. Yapılan bunca karalama ve atılan onca iftiralar ise Fethullah Gülen Hocaefendi’nin şahsı üzerinden, insanımızın milli ve dini duygularının ayaklar altına alınmaya çalışılmasından başka bir şey değildir.

Onlar, o kararmış ruhlar bu iftiralarını ısıtıp ısıtıp meydana sürecek, bizler ise Üstadımız gibi;
…Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!”  diye düşünecek, yolumuza hizmetlerimize bakacağız…

Allah bu yola samimiyetiyle baş koyanlara muvaffakiyet nasip etsin. İç ve dış, açık ve gizli düşmanların şerlerinden tüm hizmetleri ve insanımızı muhafaza buyursun…

© 2015