Himmet istemek , ücret istemek midir ?

Soru : Kur’an-ı Kerimde geçen “ücret istemeyenlere uyunuz.”(Yasin,21) Ayeti Celilesini nasıl anlamalıyız?

Kur’an-ı Kerim pek çok Ayet-i Kerimede (1) , İslamı tebliğ ve temsil eden Zat’ların en bariz özelliği olarak “ücret istememeleri” ne vurgu yapmakta, bu işe talib olanların sadece Rıza-yı İlahiyi kendilerine prensib edinmeleri emretmektedir.


Zaman zaman karıştırılan bir husus varki , onu tashih etmekte fayda mülahaza ediyorum ; “ücret istememek”  Allah yolunda yapılacak yurt / pansiyon / okul / cami -Kuran Kursu için bağış toplamayı ifade eden “Himmet istemeye” engel değildir. Çünkü , Ayetin menettiği “şahsi dünyevi menfaat ve makam”a ilişkin bir ücret istememektir , yoksa İlayı Kelimatullahın ihyası adına yapılacak müesseseler için taleb edilen Himmet /Burs bağışları değildir.

“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyunuz. Onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21) Ayetini Müfessirler yorumlarken “Uyun o kimseye ki Sizden bir ücret istemez. Dünya ile ilgili bir maksat ve karşılık talep etmez.”(2)  demektedirler. Çünkü “mal” ile cihad etmeyi öven ve teşvik eden yine Kur’an-ı Kerimdir. (3)
Sahih Hadislerde de görüleceği üzere , bu tür bağış toplamayı bizzat yapan ve yönlendiren yine Efendimiz (SAV) ‘dir. Zekat ve Sadaka toplanması için açıktan Davet (Himmet) toplantıları düzenleyen , bazı Sahabeyi Kiramı bu konuda vazifelendiren , hatta Himmet toplantılarının duyurulmasında “dellal” vazifelendiren yine Efendmiz (SAV)’dir.
Konularla ilgili bazı örnekler :
Efendimiz (SAV) 'in Himmet Toplantıları

1-) Rasulullah(SAV) şöyle buyurdu:

'Kişi dinarından, dirheminden, giyeceğinden, bir sa' buğdayından, bir sa' hurmasından tasaddukta bulunsun. Hiçbir şeyi olmayan, yarım hurma da olsa mutlaka bir bağışta bulunmaya gayret etsin' buyurdu. Derken, Ensâr'dan bir zât, nerdeyse taşıyamayacağı kadar ağır bir bohça ile geldi. Sonra halk sökün ediverdi (herkes bir şey getirmeye başladı) . Öyle ki, az sonra biri yiyecek, diğeri giyecek maddesinden müteşekkil iki yığının meydana geldiğini gördüm. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) memnun kalmıştı, yüzünün yaldızlanmış gibi parladığını gördüm. Şöyle buyurdular:
'İslam'da kim bir hayırlı yol açarsa, ona bu hayrın ecri ile, kendisinden sonra o hayrı işleyenlerin ecrinin bir misli verilir. Bu, onların ecrinden hiçbir şey eksiltmez de. Kim de İslâm'da kötü bir yol açarsa, ona bunun günahı ile, kendinden sonra onu işleyenlerin günahı da verilir. Bu da onların günahından hiçbir eksilmeye sebep olmaz.'' (4)

2-) Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: 'Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün sadaka (nafaka) vermeyi emretmişti. Bir adam:

'Ey Allah'ın Resülü, dedi yanımda bir dinarım var! ''
'Onu kendine tasadduk et (kendi nafakan için harca) ! '' buyurdu. Adam:
'Yanımda bir dinar daha var(sa) ? '' dedi. Aleyhissalatu vesselam:
'Onu da çocuklarına tasadduk et' buyurdular. Adam tekrar:
'Bir başka dinarım daha var(sa) ? '' deyince:
'Onu da zevcene tasadduk et' emrettiler. Adam bu sefer:
'Başka bir dinarım daha var(sa) ? '' dedi. Aleyhissalatu vesselam:
'Onu da hizmetçine tasadduk et! ' deyince, adam tekrar atıldı:
'Bir başka dinarım daha var(sa) ? '' Aleyhissalatu vesselam:
'Onun nereye verileceğini sen daha iyi bilirsin'' cevabını verdi.'' (5)

3- Hz. Ebu Saidi'I-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: 'Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sadaka vermeyi emrettiği sırada mescide, düşük kıyafetli bir adam girdi. Halk bağışta bulundu. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) adama iki parça giyecek verdi. Sonra halka tekrar:
'Sadaka verin! '' diye hitabetti. Derken o adam üzerindeki iki parçalık elbisesinin bir parçasını çıkarıp (sadaka olarak) attı. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) :
'Benim kılık kıyâfetini düşük görerek iki parça giyecek verdiğim şu adamı siz de görüyor musunuz? 'Sadaka verin! ' dediğim zaman, kendisine az önce verdiğim iki parçadan birini çıkarıp (sadaka olarak) attı.'' (Resulullah adama yönelip :) 'Elbiseni al! ' dedi ve adamı (niye böyle yapıyorsun? diye) azarladı.(6)

4-) Zekat tahsildarlığının cihada eşdeğer tutulması

Râfi' İbnu Hadic (radıyallâhu anh) anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: 'Zekatı hakkaniyetle toplayan tahsildar, evine dönünceye kadar, AIIah Teâlâ yolunda cihâd yapan asker gibidir.'(7)
5-) Efendimiz (SAV) 'in Zekat toplamak için gönderdiği Zekat memurları- 1

Hz. Muâz (radıyallâhu anh) anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissâlatu vesselâm) beni Yemen'e gönderdi ve bana: 'Her otuz sığırdan bir erkek veya dişi buzağı (tebi'a) , her kırktan bir müsinne, her bir bülüğa eren şahıstan bir dinar veya o değerde muâfiri (adındaki bir giyecek) almamı' emretti.' (8)

6-) Efendimiz (SAV) 'in Zekat toplamak için gönderdiği Zekat memurları- 2

Ebü Humeyd es-Sâidi (radıyallâhu anh) anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) zekât toplama işinde bir adam istihdâm etti. -Bir rivâyette 'Beni Süleym'in zekâtını toplama işinde' denmiştir- (9)

7-) Efendimiz (SAV) 'in Zekat toplamak için gönderdiği Zekat memurları- 3

Ebü Râfi' (radıyallâhu anh) anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) , Beni Mahzüm'dan bir adamı zekât toplamak üzere gönderdi. Adam bana: 'Benimle sen de gel, zekâttan sana da bir pay düşsün' dedi. Kendisine 'Hele Resülullah'a bir sorayım' cevabını verdim ve sordum. Efendimiz: 'Bir kavmin âzadlısı o kavimden sayılır, bize sadaka helâl değildir' buyurdu.' (10)

8-) Efendimiz (SAV) 'in bizzat kendisinin İslam adına Zekat istediği vakıa


Amr İbnu Şuayb, an ebihi an ceddihi anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissâlatu vesselâm) 'a bir kadın, beraberinde bir kızı olduğu halde geldi. Kızın elinde, altından kalın iki bilezik vardı.
'Bunların zekâtını verdin mi? ' diye (Resülullah aleyhissâlatu vesselâm) kadına sordu. Kadın:
'Hayır! ' diye cevap verdi. Resülullah:
'Kıyamet günü Allah'ın, onları sana ateşten iki bilezik yapması seni memnun eder mi? ' dedi. Bunun üzerine kadın, bilezikleri derhal çıkarıp Resülullah'ın önüne bıraktı ve:
'Bunlar Allah ve Resülüne aittir! ' dedi.' (11)

9-) Efendimiz (SAV) 'in Zekat Toplamak için gönderdiği dellal

Amr İbnu Şuayb, an ebihi an ceddihi (radıyallâhu anh) tarikinden anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) Mekke caddelerinde dellâl çıkararak şöyle ilan ettirdi:
'Duyduk duymadık demeyin! Sadaka-i fıtr her müslümana, erkek-kadın, hür-köle, küçük-büyük olsun vâcibtir. Bu, ya iki müdd buğday veya onun dışında bir sa' yiyecektir.' (12)

10-) Mükellefin Evinden zekatın toplanması

Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: 'Zekâtta ne ayağa getirtme, ne uzağa gitme vardır. Zekâtlar evlerinde alınır.'
Muhammed İbnu İshak bunu şöyle açıklamıştır: 'Zekât mükellefi, zekâtını tahsildarın ayağına getirmez. Tahsildar da mükellefin uzaktaki (tarla, ağıl, yayla vs. gibi) yerlerine gitmez. Zekâtlar mükelleflerin ikâmet mahallerinde alınır.' (13)

11-) Hz.Ömer(R.A.) ın zekat tahsildarı göndermesi

Süfyân İbnu Abdillah es-Sakafi (radıyallâhu anh) anlatıyor: 'Hz. Ömer (radıyallâhu anh) kendisini zekât tahsildarı olarak göndermişti. Gittiği yerde kuzuları halkın addedip, sayıya dâhil etmedi. Kendisine: 'Kuzuları bizden sayıp, onlardan bir şey almıyor musun? ' dediler. (Medine'ye geri dönüp) Hz. Ömer (radıyallâhu anh) 'e uğrayınca, durumu ona anlattı. Hz. Ömer: 'Evet kuzuyu onlara iade edersin, çoban onu götürür, tahsildar almaz. (14)


SONUÇ :
Görüleceği üzere , Kur’anın nehyettiği “ücret istememe”’nin çerçevesi, şahsi maddi menfaat ve makamı kapsarken , İslamı ihya edecek müesseselerin yapılması ve Asrın Sahabe namzedlerinin yetişmesi adına Himmet/Burs toplantılarının yapılmasını kapsamamaktadır. Zaman zaman Cami kürsülerinden yapılan bu tür bağış tekliflerine , her mümin imkanı nisbetinde katkı sağlayarak , İslamın İhyasına vesile olmalıdır.


(1) Sâd: 86 , Müminûn: 72,
(2) Elmalı Hamdi Yazır , Yasin:21 tefsiri
(3) Nisa,96 , Enfal,72 , Tevbe,20, Hucurat,15
(4) Müslim, Zekât 69, (1017): Nesâi, Zekât 64, (5, 75 - 76)
(5) Ebu Dâvud, Zekât 45, (1691): Nesâi, Zekât 54, (5, 62) .
(6) Ebu Dâvut, Zekât 39, (1575): Nesâi, Cuma 26, (3, 106) , Zekât 59, (5, 63) .
(7) Ebü Dâvud, İmâret 7, (2936): Tirmizi, Zekât 18, (645): İbnu Mâce, Zekât 14, (1809) .
(8) Tirmizi, Zekât 5, (623): Ebü Dâvud, Zekât 4, (1576, 1577, 1578): Nesâi, Zekât 8, (5, 25, 26) . Metnin lafzı Tirmizi'ye aittir.
(9) Buhari, Hiyel 15, Cum'a 29, Zekât 67, HÎbe 17, Eymân 3, Ahkâm 24, 41; Müslim, İmâret 26, (1832): Ebü Dâvud, İmâret 11, (2946) .
(10) Tirmizi, Zekât 25, (657): Ebü Dâvud, Zekât 29, (1650): Nesâi, Zekât 97, (5,107) . Hadisin metni Ebü Dâvud ve Tirmizi'nin metnidir.
(11)Ebü Dâvud, Zekât 3, (1563): Nesâi Zekât 19, (5,3; Tirmizi Zekât 12, (637) .
(12) Tirmizi, Zekât 35, (674) .
(13) Ebü Dâvud, Zekât 8, (1591,1592) .
(14) Muvatta, Zekât 26, (1, 265)

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« March 2024 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu