Logo
Print this page

"Amentüde ittifakımız" kimlerle var ?

Soru: “Amentüde ittifakımız var” cümlesi Ehl-i Sünnet anlayışına ters değil midir?

El-Cevab: Bahse konu 'Amnetüde ittifakımız var' ifadesini, muhterem Ahmet Şahin Hocamız,  17.04.2000 tarihli Zaman Gazetesindeki Köşe yazısında (1) şu şekilde beyan etmişti:

” Zaten dikkatlice bakıldığında görülecektir ki ehl-i kitapla temel noktalarda birlikteyiz. Daha meşhur ifadesiyle amentüde ittifakımız vardır. Çünkü Allah'ın gönderdiği kitapların hemen hepsinde tekrarlanan amentüdür: Allah birdir. Peygamberler haktır. Melekler vardır. Kitaplar gönderilmiştir. Ahiret vardır. Ölen insanlar bir gün dirilecek, yaptıkları iyiliklerin mükafatını, kötülüklerin de mücazatını göreceklerdir.



Bu temel noktalar bir amentüden başkası değildir ve biz ehl-i kitapla bu amentüde müttefikiz. Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. “

Aslında bu yazısında ki gayet makul ve doğru tesbitlere rağmen, Bardağın sürekli boş kısmını görmeye alışmış bazı Yazarların yanlış anlaşılmalarını bertaraf etmek için, değerli Hocamız yine Zaman Gazetesinde 15.03.2005 tarihli Köşe yazısında konuyu daha net bir şekilde açmıştır:

“Bakara Suresi ayet 4’te, müminler tarif edilirken, “Hem Kur’an’a, hem de Kur’an’dan önceki İlahi kitaplara iman ederler.” diye tarif ediliyor.

Bu sebeple biz müminler de hem Kur’an’a, hem de Kur’an’dan önceki İlahi kitaplara iman ediyor, onları tebliğ eden tüm peygamberleri de tasdik ediyoruz. Çünkü o peygamberlerin tebliğ ettikleri kitaplarda tüm insanlığın değişmeyen doğruları vardır. Bu değişmeyen doğrular: “Allah’a iman, peygamberlere iman, meleklere iman, öldükten sonra tekrar dirilerek ahirette hesap vermeye iman.” Bunlar semavi kitapların ittifak ettikleri bir bakıma amentüleridir....

Bizler de bu amentüde müttefikiz. “Ehli kitapla Amentüde ittifakımız var.” derken de bu değişmeyen doğruları saymıştım geçmişteki bir yazımda. Çünkü biz de Allah’a, peygamberlere, meleklere, ahirete iman ediyoruz. Yani ehli kitapla bu değişmez doğrularda ittifak ediyoruz. Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allah’a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. Uzaktan seyirci kalma yerine yaklaşıp kendi doğrularımızı anlatma imkanı aramamız icap ediyor. Bunun için de diyaloğa, konuşmaya ihtiyaç oluyor. Zaten atasözünde, “İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar, hayvanlar da vuruşa vuruşa uzaklaşırlar.” deniyor. Bizler konuşa konuşa anlatmayı tercih ediyoruz, vuruşa vuruşa uzaklaşmayı hizmet telakki etmiyoruz. “Siz konuşa konuşa bir şey anlatamazsınız! ” diyenlere de “Siz de konuşmaya konuşmaya bir şey anlatın öyle ise...” diyerek kendi mantıklarıyla baş başa bırakıyor,”

SONUÇ:
Muhterem Ahmet Şahin Hocamız,

1-) Hz.Adem’den günümüze gelen tüm peygamber ve Kitablara İman noktasında Ehl-i Kitab ile Amnetüde bir birlikteliğe vurgu yapmaktadır, ki bu Kur’anın bir emridir!

2-) Bu İttifakın, günümüz Tahrif olmuş Hz.İsa (AS) mı Allah’ın oğlu kabul eden Hıristiyanlık veya yine tahrif olmuş yahudilik ile değil, Asılları ile olduğunu beyan etmiştir! Dolaysıyla bundada itiraz edilecek bir husus yoktur!

3-) Ayrıca, Amentüde İttifakımız olduğunu beyan ederken, bu hususu vesile yapıp, Allah’ın sıfatlarında yanlışa düşen Ehl-i Kitab ile bir konuşma zemini oluşturduklarını ve bunu başardıklarını yazının devamında görmekteyiz.

Tüm bu açık ve nezih yaklaşımlara rağmen, “Amnetüde ittifakımız var “ ifadedesinden sanki günümüz tahrif uğramış Ehl-i Kitab ile bir ittifak şeklinde anlamak, en hafif tabiri ile Anlayış Kıtlığı ile telif etmek mümkün olabilir!

 

.........................................................................

(1) http://arsiv.zaman.com.tr/2000/04/17/yazarlar/14.html

© 2015