Cübbeli Ahmet Hoca “Diyalog Hizmetlerini” desteklese ne olur desteklemese ne olur ?

Eskilerin tabiri ile “Kendi kendine gelin-güvey olma” ifadesini çağrıştıran bir sohbet göndermiş okurlarımız. Sohbette, Mahmut Efendi’nin takva ekol’üne ters düştüğünü beyan etmek zorunda kalan Cübbeli Ahmet Hoca lakablı Ahmet Ünlü Hoca ; Diyalog hakkında İlmi olmayan birtakım düşünceler aktarıyor. Keşke bunu aktarırken, görüşlerinin şahsi olduğunu ifade etmiş olsada , yanlışlarına Kur’an-ı Kerimide alet etmemiş olsa…


Sohbetten bazı cümleleri paylaşarak , “Monolog Kahramanlarının” (Diyalog karşıtlarının)  Kur’an ve Sünnet-i Sahiha perspektifinde çelişkilerini -üzülerek- beyan etme mecburiyeti hasıl oluyor. Bakın nediyor Ahmet Ünlü Hoca :

Ahmet Ünlü(sohbetten kesit) :“Bizden Yahudi ve Hıristiyanlarla Dost olmamız beklenemez , bizden bunu teklif ederlerse açıklıyoruz , bunu bizden istemeyin”

Kimsenin Ahmet Ünlü Hoca’dan “Ne olur hocam, Yahudi ve Hıristiyanlarla sıkı-fıkı dost olun “ diyen olmadığına göre – ki böyle bir teklifin gelmediğini kendiside beyan ediyor – o halde böyle bir beklentiye girmenin mantığını anlamış değiliz.

Ahmet Ünlü(sohbetten kesit) : “Biz biryerlerle dostluk yapacağız ; sizde bizim aleyhimizde yazı yazmaktan öyle vazgeçesekseniz , herkes bildiğini yapsın ….“

Bugüne kadar ::Genc::Adam dışında Ahmet Ünlü Hocamızı eleştiren kardeşlerimiz olmamıştır. Bizim kendisini eleştirimiz bir yazısında , “Ey İman edenler Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyiniz..” (Maide 5:51) Ayet-i Kerimesinin tefsirini yaparken,  Asrımızın iki mühim Müfessiri olan Bediüzzaman Said Nursi ve Elmalı Hamdi Yazır‘ın Tefsirlerine müracaat etmemesinden kaynaklanan eksik ve dolaysıyla yanlış yorumlarına yönelik ilmi bir eleştiri idi. Şayet Ahmet Ünlü Hoca , kendisini bu iki kutub Zat’tan daha ehil görüyor ve bu iki büyüğün fikirlerini –işine gelmediğinden dolayı- aktarma gereği duymuyorsa, o zaman bize düşen İmam-ı Şafinin bir vesile ile beyan ettiği cümleyi kendisine hatırlatmaktır : “Küçüklerin küçüklüğündendir , kendilerini büyük görmeleri”.

Ahmet Ünlü(sohbetten kesit) : “Masonların, ‘buyur kanalımızda çıkın konuşun’ dediklerinde o hocalardan ne taviz aldıklarını gösterir. Hangi Hoca olursa olsun , hangi hoca olursa olsun.Bir mason kanalında konuştuğu zaman mutlaka taviz vermiştir.”

Kaderin cilvesi olsa gerek 2005 yılında yapılan bu sohbetten tam 1 sene sonra , Ahmet Ünlü Hoca , kendisi hakkında -bizimde tasvib etmediğimiz- birtakım çirkin iftiraları cevablamak için , -kendi tabiri ile- aynı mason kanallarına çıkmak zorunda kalacak ve kendisini aklamaya çalışacaktır. Acaba , kendisi bu kanallara çıkarken bir taviz mi vermiş olmuştur demeden geçemiyeceğiz. “Hangi Hoca olursa olsun” ifadesi ile kimi kast ettiği tahmin edilse de, kendisini de zan altında bırakmış ve Amelinin aksiyle İlahi bir tokata müstehak olmuştur. 

Ahmet Ünlü(sohbetten kesit) : “Bana bir haham geldi , benden beni İsrail ile ilgili aleyhte Ayetleri okumamam karşılığında merkez vaiz olmamı vaat etti. Bizim lobilerle anlaş , bize karışma , bak falanlar bizimle anlaştı , falan grublar bizimle anlaştı , onlar şimdi dünya çapında oldular….dedi”

Diyalog Hizmetlerini yürüten ve dünya çapında İslami müesseseler kuran Gönüllüler Hareketi ve başındaki muhterem büyüğümüz Fethullah Gülen Hocaefendi aleyhinde bu denli iftira atmayı matah zanneden Ahmet Ünlü Hoca’nın , tabir-i caiz ise biraz daha destekli atması icab ederdi. Çünkü ,kendi ifadesi ile , acaba muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin İsrailoğulları aleyhinde hiç mi beyanı yoktu da , dünya çapında hizmet ağını genişletebilmişti?

İnceliyelim :

a) M.Fethullah Güeln , Sonsuz Nur Kitabı - Sünneti Fonksiyonu , Sünnetin Kur’an Tefsiri Bölümünden bir kesit :

Fâtiha sûre-i celîlesinde: “Üzerlerine gazab hak olanlar­dan ve dalâlete düşenlerden” bahsedilir; her gün namazları­mızda: “Bizi sırât-ı müstakîme hidayet et; yani kendilerine nîmet verdiklerinin yoluna; üzerlerine gazab hak olanların ve dalâlete düşenlerin yoluna değil!” diye dua ederiz. “Üzerleri­ne gazab hak olanlar ve dalâlete düşenler’” umumî bir manâ ifade ediyorsa da, bir hadîs-i şerifte: فإن اليهود مغضوب عليهم، وإن النصارى ضُلاّل “Üzerlerine gazab hak olanlar Yahudîler, dalâlete düşenlerse Hristiyanlardır” buyrularak, âyet tefsir edilmek­tedir. Kendi karanlık geçmişlerinde ve devr-i risaletpenâhîde, gazaba uğramış bir cemaat arandığında, “mutlak zikir, kemâ­line masruftur” kaidesince akla ilk gelen kavim İsrailoğulları­dır. Çünkü, gazaba uğramada onların eşi-menendi yoktur. Yerinde peygamberlerini katledenler, yerinde kendileri için merdiven merdiven semâlara yol vuran insanları öldürenler İsrailoğulları olduğu gibi, kötü huyları, hasis cibilliyetleri, maddeye inhimakları ve maddecilikte başta gelmeleriyle asırları kirletenler, hatta şu yirminci asırda da maddeciliği temsil edenler, dolayısıyla da gazaba en çok istihkak kaza­nanlar siyonistler olduğundan, Efendimiz’in tefsirine “binbâ­rekallah” dememek mümkün değil

b) M.Fethullah Gülen , Prizma isimli eserinde  -Din ekseni etrafında  bölümünden bir kesit :
Rabb’i tam bilip tanımada, insanların zulümden de sıyrılmaları lazımdır. Kur’ân da: “Allah zalim ‎kavimleri hidayet etmez” buyurulur. Haddini aşma, zulmün değişik bir şeklidir. Haddini aşan İsrailoğulları ‎‎“Allah’ı bize açıktan göstersene” derken zulmediyorlardı.

c) M.Fethullah Gülen , Kitab ve Sünnet perspektifinde Kader isimli eserinde , İlmi İlahi açısından kader bölümünden bir kesit :

Hz. Mûsa’nın (as) çilesi daha doğar doğmaz başlamıştı. Bir sepete konulup nehre bırakılmıştı. Sonra Allah (cc) onu, hem kendisine hem de Mûsa’ya en büyük düşman olan Firavun’un sarayına yerleştiriyordu. Bir Kıptiye vurduğu öldürücü bir tokat yüzünden senelerce sürgün hayatı yaşadı. Zira İsrailoğulları gibi şeytan bir kavmi melekleştirmek için, böyle bir hazırlık safhası geçirmesi gerekiyordu. Neticesi çok güzel ve hayırlı olan böyle düzine düzine hâdiseler zincirinin varsın başlangıcı zâhiren kerih görülecek şeylerle dolu olsun; Allah, bütün bu hâdiselerde mutlak hayırlar yaratıyordu.

Görüldüğü üzere , bugün piyasada en çok okunan eserlerinde İsrailoğulları hakkında Hakikatı dile getirmekten sakınmayan Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, dünya çapında müesseseleşme adına neyin tavizini verdiğini anlamış değiliz. Ahmet Ünlü Hoca ;ya konuştuğu hahamın  oyununa alet olmuş yada bilmediği konularda zan üzerine yorum yaparak , bir camianın su-i zan ve gıybet vebalini üstlenmiştir. Halbuki Ahmet Ünlü Hoca , “Efendi Hazretleri” olarak nitelediği ve tabi olduğunu herfırsatta dile getirdiği Mahmut Efendi Hazretleri’ne gerçekten tabi olmuş olsaydı ,  Mahmut Efendi’nin İsmailağa camiasını karalama kampanyası sırasında , konulara açıklık getirmek için neden Zaman Gazetesini tercih ettiğini düşünmeli, aynı zamanda Mahmut Efendi’nin bugüne kadar aleyhinde hiçbir beyanına şahit olmadığı Fethullah Gülen Hocaefendi’yi eleştirme edebsizliğine düşmez idi.

Ahmet Ünlü(sohbetten kesit) : “Ama ben Yahudi Hıristiyan dostluğuna evet demiyeceğim, Yahudi Hıristiyan diyaloğuna evet demiyeceğim , onlarda ne biliyorlarsa haberlere devam etsinler…”

Aman Efendim(!) , Mahmut Efendi’den “vekillik” bile almamış sizin gibi kişilerden “evet” icazeti istendiğini nereden çıkarıyorsunuz. Gölge etmeyin başka ihsan istenmez.

 

Add comment


Security code


Refresh

back to top

ARAMA

ARŞİV İÇERİK TAKVİMİ

« April 2024 »
Mon Tue Wed Thu Fri Sat Sun
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30          

Herkül Nağme

Herkül Nağme..Ezcümle, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserlerinin, sohbetlerinin, şiirlerinin hep bu nağmeyi terennüm ettiğini söylemek pekâla mümkündür...

BU GÜNLER DE GEÇECEK

ÇATLAYAN RÜYA

ÇARPITILAN BEDDUA!

ŞAHİT OL YA RAB...

Mefkure Yolculuğu